Son dönemde olup bitenlerin “cemaat” boyutuna bakınca şöyle bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.
Gülen hareketinin tabanı ve sempatizanı diyebileceğimiz kesim çok ağır bir bedel ödüyor. Cemaatle bir mensubiyet bağı olmadığı halde, bağlantılı kurumlarla bir şekilde ilişkisi bulunanlar da dahil.
Çocuğunu cemaat okullarına gönderenler, Bank Asya kartı taşıyan veya orada hesabı olan ya da ödemelerini o kanalla yapanlar, cemaatle ilişkili sendikalara üye olanlar, burs verip kurban bağışı yapanlar terörist muamelesi görüyor.
Bu suçlamaya muhatap olan memurlar, savunmaları dahi alınmadan memuriyetten ihraç ediliyor.
Aralarında yüksek mahkeme üyelerinin, hâkim ve savcıların, generallerin, vali ve kaymakamların, akademisyenlerin, gazetecilerin, iş adamlarının, esnafın, ev hanımlarının... bulunduğu birçok insan gözaltına alınıp tutuklanarak demir parmaklıkların arkasına konuluyor.
Bunlar olurken, Gülen olup bitenleri, 1999’da 28 Şubat sürecinin en hızlı döneminde gittiği Pensilvanya’dan izliyor.
“Kurmay” kadroları da yurt dışında.
Bu noktada biz, en zor ve ağır şartlarda ülkesini terk etmeyip, her türlü çileyi göğüsleyerek hizmetine burada devam eden Üstadın “Mekke’de olsam da buraya gelmem lâzımdı” sözünü hatırlattığımızda, bazı camia mensupları Peygamberimizin (asm) hicretine atıfla itiraz ediyorlar.
Üstad Bediüzzaman’ı “Peygamber stratejisi”ne—hâşâ—muhalefetle eleştiren bir yaklaşımı da yansıtan bu itiraz son derece sıkıntılı.
Ve tamamen İlâhî bir emir, tavzif, tanzim ve yönlendirme ile gerçekleşmiş olan hicret hadisesini doğru anlayamamanın da ifadesi.
Peygamberimizin (asm) hicreti ile Gülen’in Amerika serencamı arasındaki en belirgin farklardan biri herhalde şu olsa gerek:
Hz. Peygamber (asm), Mekke’deki mü’minlerin tamamını Medine’ye gönderip güvenceye aldıktan sonra Hz. Ali (ra) ile birlikte en sona kalmış; imdada gelen İlahî mucizelerle müşriklerin kuşatmasını yarıp takiplerini akim bırakarak hicret etmişti.
Oysa Gülen “hicret”te başı çeken kişi konumunda. Cemaati ise zindanlarda...
Ayrıca yoruma hacet var mı?
2004’te babamızı, 2009’da annemizi, bugün de o kuşağın sonuncusu olan halamızı berzaha uğurladık. Rabbimiz hepimizi Cennetinde buluştursun.
“15 Temmuz ve Yeni Asya” broşürümüzü PDF formatında buradan okuyabilirsiniz - http://www.yeniasya.com.tr/gundem/15-temmuz-ve-yeni-asya_408393
OHAL KHK’ları ile yapılan hukuksuzluklar... - http://www.yeniasya.com.tr/video/ohal-khk-lari-ile-yapilan-hukuksuzluklar_409134