Saray, iktidar, HSK ve medya üzerinden yapılan çok yönlü ağır baskıların, gündemdeki f.ö davalarına bakan mahkemeleri ciddî şekilde bunalttığı belli. Ve bu baskılar yüzünden yargılamalar sağlıklı bir zeminde yürümüyor.
Aylardır süren tutukluluk hallerini sona erdirmek üzere eskaza verilen tahliye kararlarının, derhal devreye sokulan savcılık itirazlarıyla geri alınıp apar topar yine gözaltı, yakalama ve tutuklama kararlarına dönüştürülmesi, bunun örneklerinden.
Keza Bylock davalarında asıl incelenmesi gereken hususun bu programla yapılan mesajlaşmalardaki içerik olduğuna vurgu yapan kararların HSK’yı gazaba getirmesi ve bu kararları veren heyetlerin derhal dağıtılıp cezalandırılması da.
Bu gibi örnekler, söz konusu davalara bakan mahkemelere gözdağı niteliği taşıyor ve masumiyeti her halinden belli olanları bile tahliye etmekten sakındırıyor.
Ancak böylesine ağır bir tazyik altında verilen “tahliyeye red, tutukluluğa devam” kararları hukuku tahrip ediyor, yargıya ve adalete duyulması gereken güveni sarsıyor ve toplum vicdanını kanatıyor.
Biz ister korku, ister vehim saikiyle, isterse makam-mevki hesabıyla bu tür kararlara imza atanların dahi vicdanının rahat olduğuna kani değiliz. Vicdanlarıyla başbaşa kaldıklarında, bunun giderek ağırlaşan yükünü ve ağırlığını taşımakta daha da zorlanacaklarını göreceklerdir.
Kendi evlât ve yakınları hakkında verilmesine kesinlikle rıza gösteremeyecekleri haksız kararları, masumiyetlerini kendilerinin de bizzat görüp ikrar ve itiraf ettikleri insanlara reva görmenin vicdanî yükünü hiç kimse ilânihaye taşıyamaz.
Bu noktada çok tipik bir örnek olarak, 6 aya yakındır haksız yere özgürlüğünden mahrum edilip, kendisini adadığı çok sevdiği işinden, ailesinden ve sevdiklerinden koparılan arkadaşımız Nur Ener Kılınç’la ilgili tahliye taleplerimizi ısrarla reddeden İstanbul 26 ve 27. Ağır Ceza Mahkemelerine defaatle ilettiğimiz, ama dikkate almadıkları hususları, bazı ilavelerle birlikte buradan bir kez daha tekrarlamak istiyoruz. Yarına...
***
-Bu yaşa geldim; hak, hukuk, adalet ve vicdan gibi insanı insan yapan değerlere bugünkü kadar duyarsız kalınan bir dönem görmedim.
-Prof. Dr. Ulvi Saran: “Herhangi bir yerdeki adaletsizlik, her yerdeki adalet için tehdittir.” M. Luther King