"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hiçbir vicdan bu yükü taşıyamaz

Kâzım GÜLEÇYÜZ
26 Ağustos 2017, Cumartesi
Sayın hâkimler ve savcılar (5)

Saray, iktidar, HSK ve medya üzerinden yapılan çok yönlü ağır baskıların, gündemdeki f.ö davalarına bakan mahkemeleri ciddî şekilde bunalttığı belli. Ve bu baskılar yüzünden yargılamalar sağlıklı bir zeminde yürümüyor.

Aylardır süren tutukluluk hallerini sona erdirmek üzere eskaza verilen tahliye kararlarının, derhal devreye sokulan savcılık itirazlarıyla geri alınıp apar topar yine gözaltı, yakalama ve tutuklama kararlarına dönüştürülmesi, bunun örneklerinden.

Keza Bylock davalarında asıl incelenmesi gereken hususun bu programla yapılan mesajlaşmalardaki içerik olduğuna vurgu yapan kararların HSK’yı gazaba getirmesi ve bu kararları veren heyetlerin derhal dağıtılıp cezalandırılması da.

Bu gibi örnekler, söz konusu davalara bakan mahkemelere gözdağı niteliği taşıyor ve masumiyeti her halinden belli olanları bile tahliye etmekten sakındırıyor.

Ancak böylesine ağır bir tazyik altında verilen “tahliyeye red, tutukluluğa devam” kararları hukuku tahrip ediyor, yargıya ve adalete duyulması gereken güveni sarsıyor ve toplum vicdanını kanatıyor.

Biz ister korku, ister vehim saikiyle, isterse makam-mevki hesabıyla bu tür kararlara imza atanların dahi vicdanının rahat olduğuna kani değiliz. Vicdanlarıyla başbaşa kaldıklarında, bunun giderek ağırlaşan yükünü ve ağırlığını taşımakta daha da zorlanacaklarını göreceklerdir.

Kendi evlât ve yakınları hakkında verilmesine kesinlikle rıza gösteremeyecekleri haksız kararları, masumiyetlerini kendilerinin de bizzat görüp ikrar ve itiraf ettikleri insanlara reva görmenin vicdanî yükünü hiç kimse ilânihaye taşıyamaz.

Bu noktada çok tipik bir örnek olarak, 6 aya yakındır haksız yere özgürlüğünden mahrum edilip, kendisini adadığı çok sevdiği işinden, ailesinden ve sevdiklerinden koparılan arkadaşımız Nur Ener Kılınç’la ilgili tahliye taleplerimizi ısrarla reddeden İstanbul 26 ve 27. Ağır Ceza Mahkemelerine defaatle ilettiğimiz, ama dikkate almadıkları hususları, bazı ilavelerle birlikte buradan bir kez daha tekrarlamak istiyoruz. Yarına...

***

-Bu yaşa geldim; hak, hukuk, adalet ve vicdan gibi insanı insan yapan değerlere bugünkü kadar duyarsız kalınan bir dönem görmedim.

-Prof. Dr. Ulvi Saran: “Herhangi bir yerdeki adaletsizlik, her yerdeki adalet için tehdittir.”                                          M. Luther King

Okunma Sayısı: 11914
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ahmet

    7.9.2017 12:01:27

    Kazım bey ALLAH Sizlerden RAZI RAZI RAZI OLSUN.Bundan daha güzel kelime bulmadım.saygılarımla.

  • Özcan Erkiş

    26.8.2017 23:16:33

    ( 3 ) Öyleyse yargı; Anayasanın kendilerine verdiği tarafsızlık ve bağımsızlık yasa/kanun gücünü, âdil, cesur, hür ve vicdanlı olmak gibi mânevî güçle birleştirerek, hiç bir makam ve mevkiden emir ve talimat almadan, baskı altında kalmadan, korkuya kapılmadan hak, hukuk ve adaleti tahakkuku için kullanmalıdırlar. Aksi hâlde bunun vebalini bir ömür boyu vicdanlarında taşımak zorunda kalırlar ki, bu bir insanın taşıyabileceği yük değildir. Aklı başında hiç bir yargı mensubu böyle bir yükün altına girmez ve girmemelidir. Kimse kimsenin vizr ü vebalini yüklenmez. Yargıya bugün hukuksuz işler için cesaret ve talimat verenler, Hakkın Divanı kurulunca "o gün" kendilerini bile kurtaramaz ki talimat ve cesaret verdiklerini kurtarsınlar. Sayın yargı mensupları! Lütfen karar verirken hep başkalarına değil "vicdanın sesine de kukak veriniz ki sonra "vicdan azabı" çekmeyesiniz.

  • Özcan Erkiş

    26.8.2017 22:54:50

    ( 2 ) Öyle bir süreç ki vicdan- i umumiyi bile korku ve baskı altına almış. Masum ve mazlumların feryadı vicdanlara tesir etmez oldu. İktidar mensubu bir siyasî vaktiyle "mâneviyatta sınıfta kaldık "derken herhalde bunu kastetmiş olmalıydı. Evet vicdani hissimiz körelmiş olmalı ki hak ve hukukun alenen çiğnenmesi karşısında hiç bir şey olmamış gibi davranabiliyoruz. Bu hâle nasıl geldik? Milli şairimiz M.Âkif' e bile "His yok, hareket yok, acı yok. Leş mi kesildin? / Hayret veriyorsun bana sen böyle değildin " dedirten toplum hayatımız ve istikbalimiz adına vahim bir durum. Fakat ne olursa olsun bilhassa yargı, haksız ve hukuksuz kararlarından sonra, vicdanlarıyla başbaşa kalınca hiç vicdan azabı çekmiyorlar mı acaba? Eminim ki çekiyorlardır. Çünkü vicdanın kendisi bundan katiyen elem duyuyor olmakla sahibi bunu hisseder.

  • Özcan Erkiş

    26.8.2017 22:35:11

    Sayın Güleçyüz, kaç zamandır "vicdanlara "hitap ediyorsunuz. Önce vicdan nedir ona bakalım ve sonra "Hangi vicdan? " diye sual soralım. TDK Büyük Türkçe Sözlükte vicdan:"Kişinin kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlâk değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç, " TÜRDAV, Osmanlıca -Türkçe Ansiklopedik Büyük Lugatta vicdan; "insanın içindeki iyiyi kötüden ayırabilen ve iyilik etmekten lezzet duyan ve kötülükten elem alan mânevî his." Demek vicdan; fitri ve şuurlu bir histir. Bediüzzaman Hz.lerinin "vicdan -ı umumiyi tedavi ediyor "dediği (Ş) Risale-i Nur'larda vicdanın mahiyeti izah edilmiştir. Yargıdaki ehl-i vicdan evvela bu yargılamayı kendi vicdanında yapmalı, eğer vicdanı bundan "elem" duyuyor ise bilmeli ki, bu iş kötüdür. Zira fitrat katiyen yalan söylemez.

  • Bekir

    26.8.2017 14:00:03

    Allah sizden razı olsun. Yazılarınızı okurken göz yaşlarımı tutamıyorum. Ne oldu bu milletin müslümanlarına, suriyede topla tüfekle, ülkemde yalan iftira ile birbirini yiyor müslümanlar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı