Geçen hafta bu köşede önce, İrfan Yıldırım tarafından bize ulaştırılan Ömer Birtane’nin “Ah Diyarbekir!” seslenişini, sonra Ramazan Oruç’un buna cevabını ve Cizre’de yaşayan Risale-i Nur Talebelerinin dua talebini yayınladık.
Bir sonraki gün de bölgeden bize intikal eden özel bilgilere dayanarak “Hendek oyununu halk bozuyor” diye manşet attık.
Manşetin altındaki bilgilerde, hendek provokasyonunu Batman, Siirt ve Midyat gibi önemli merkezlere de taşımak isteyen PKK’lıların buralarda yaşayan halkın kararlı duruşuyla püskürtüldüğünü duyurduk.
Aynı gün El Cezire, hendek geriliminin tetiklediği çatışmalar sebebiyle Sur ilçesini terk edenlerin feryadını gündeme getirdi.
İçlerinde iki evlâdı PKK saflarında çatışırken can vermiş eski örgüt mensuplarının da bulunduğu bu insanlar “Artık yeter, çatışma ve ölümler bitsin; barış, huzur ve sükûnet gelsin” taleplerini seslendirdiler.
Bunları da ertesi gün “Halkın feryadını duyun” başlığıyla manşetimize taşıdık.
Bu yayınlarımızın, aylardır terör saldırıları, örgütün yaptığı silah ve malzeme yığınakları, operasyonlar, çatışmalar, hendek ve barikat savaşları, şehit cenazeleri, sivil kayıplar, “etkisiz hale getirilen” terörist sayısı gibi başlıklar üzerinden şekillenen boğucu ve kasvet verici gündemi aşmaya yönelik yeni bir menfez açtığını gördük.
Böylece, bölge halkının, kasıtlı olarak yansıtıldığı gibi terör saldırıları karşısında sinmiş, PKK’ya boyun eğmiş, dahası örgüte arka çıkan ve destek veren bir tavır içinde olmadığı gözler önüne serilmiş oldu.
Verilen tepkilerde, güvenlik güçlerine mensup bazı kişilerin keyfî, sorumsuz, hukuksuz, gaddarca ve keyfemayeşa tavır ve davranışlarından halkın ne kadar rahatsız ve bîzar olduğu bir defa daha ortaya çıktı.
Operasyonla Sur’a giden askerleri halkın “kurtarıcı” olarak görüp bağrına basarak kucakladığı yönündeki haberler ise, bir taraftan “Keşke göz göre göre iş buralara kadar getirilmeseydi” hayıflanmasının tazelenmesine vesile oldu, diğer taraftan “Yine askere davetiye mi çıkarılmak isteniyor?” bağlamında tatsız çağrışımlar yaptırdı.
Demokrasiye bağlı samimî askerlerimizi tenzih ederiz, ancak yakın tarih ortada.
Hataların tekrarıyla çözüm bulunamaz.
HDP bağımsız Kürdistan-özyönetim çıkışlarıyla hendek ve çatışma siyasetinin tabanda yol açtığı kaymayı önlemeye çalışıyorsa boşuna uğraşıyor.
Devlet kaynaklı yanlışlara tepki olarak kerhen HDP’ye oy verenlerin çoğu, hendek, barikat, gerilim ve çatışma siyasetlerini onaylamıyor.
Devlet, bölgede operasyon adı altında güvenlik gücü kılığına girmiş ırkçı, sadist ve psikopat tiplerin yine cirit atmasına fırsat vermemeli.
Çözüm, devletin tek parti ve darbe kalıntısı reflekslerden tamamen arınarak gerçek anlamda adalet, şefkat ve hizmet devleti haline gelmesi.