Terörün bir anda tırmandırılabilmesi veya durdurulabilmesi, Türkiye’nin hâlâ çözemediği bir muamma.
12 Eylül’de de öyleydi, şimdi de öyle.
12 Eylül öncesinde ülkede darbe ortamının olgunlaştırılması için kullanılan anarşi ve terör olaylarında, sabah sağcıyı vuran kurşunla akşam solcuyu hedef alan kurşunun aynı silahtan çıktığı ve tetiği çekenin de aynı el olduğu, hep söylenegeldi.
Ama o el bir türlü ortaya çıkarılamadı.
Şu günlerde de ülke bir taraftan terör saldırıları ve şehit cenazeleriyle sarsılırken, diğer taraftan çoktandır oluşturulan kutuplaşmanın tarafları konumundaki kritik adreslere provokatif saldırılar yapılıyor.
Star grubunun önde gelen bir ismine, Sabah’a ve Hürriyet’e yönelik saldırıların hemen hemen eşzamanlı olarak gerçekleşmesi, herkesi düşündürmeli değil mi?
Aynı şekilde, şehit cenazeleri bahane edilerek bir defa daha sahnelenen bildik tahrik-galeyan senaryoları, yine aynı karanlık planın parçaları değilse ne olabilir?
Peki, yakın tarihimizde benzerleri defalarca yaşanan olayların son dönemde yine tekrarlanmasının arkaplanında ne var?
Geride bıraktığımız süreci detaylara takılmadan kuş bakışı gözden geçirirsek:
Bir defa, iktidar cenahının bilhassa son dönemdeki yönetim üslûbu ülkeyi bir gerilim ve kutuplaşma ortamına sürükledi.
Karşısında sürekli yeni düşmanlar icad eden bir paranoya psikolojisi ortaya çıktı.
Muhalefetin sivri ve keskin mukabeleleri gerilim ortamını daha da sertleştirdi.
7 Haziran’dan tek başına iktidarın çıkmaması ve ülke idaresinin atama yetkisi dahi bulunmayan bir memurlar hükümetine devredilmesi, yönetim boşluğu doğurdu.
Darbecilikten yargılanan ve bir kısmı mahkûm da edilen Ergenekon ve Balyoz kadrolarının tahliyesi de bu süreçte kayda geçirilmesi gereken ciddi bir gelişme.
Keza “çözüm süreci”nin örgütü güçlendirdiğinin ayan beyan ortaya çıkması da.
13 senedir 12 Eylül darbe anayasasının değiştirilemeyişi, demokrasinin sağlam güvencelere bağlanamayışı ve devleti şeffaflaştıracak reformların yapılamayışı cabası.
Sonuçta hava bulandı. “Kurt dumanlı havayı sever” deyişinde ifadesini bulan sisli ve puslu atmosfer ülke semalarını kapladı.
Siyaset, hele iktidar bunun farkında mı?
tweet 1- Keyfîlik ve zulümde son perde: Cuma öncesi namaz kıldırılmadan gözaltına alınan Gültekin Avcı, bayram öncesi tutuklanıp cezaevine konuldu.
tweet 2- Avcı “TC hükümetinin görevini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs”ten tutuklanmış. Nasıl işlemiş bu “suç”u? Yazılarıyla mı?!
tweet 3- Avcı hakkındaki tutuklama kararını, evvelce bir yazısından dolayı Avcı’yı şikâyet etmiş olan bir hakimin vermiş olması, ayrı bir skandal.
tweet 4- Yenikapı mesajı: “1 Kasım’da hangi partiden olursa olsun 550 yerli ve millî vekil seçin, ama oyunuzu AKP’ye verin ki ebediyen kardeş olalım.”