Hâkim ve savcılara empati eğitimleri verildiğine dair haberin birçok yönüyle değerlendirilmesi gerekiyor.
Öncelikle ifade edilmesi gereken husus şu:
Demek ki, gerek yargılama süreçlerinde yaşanan kimi haller, gerekse alınan bazı kararlar yargı camiasında rahatsızlık doğurdu.
Bunlar sadece haberde geçtiği üzere taciz, çocuk istismarı ve kadına şiddet olaylarında değil, gündemin ilk sırasındaki f.ö davalarında da geçerli. Malûm sebeplerle açıkça ifade edilemese dahi bu böyle.
Belli ki, karşı karşıya olunan tablodaki, evrensel hukuk prensiplerine uymayan, vicdanlara sığmayan ve içe sinmeyen bazı durumlar, yetkilileri çare arayışına yöneltti.
Empati eğitimlerinin, özellikle mesleğe yeni başlayan hâkimlere yönelik olduğu, ama ileri yaştaki bazı hâkim ve savcıların da bu eğitimden geçirildiği belirtiliyor.
Bu da hukuk fakültelerinde verilen dört yıllık eğitimin mutlaka masaya yatırılması gereğine dair öteden beri dile getirilen çağrıları bir defa daha gündeme taşıyor. Orada verilemeyen, kurslarla mı verilecek?!
(Burada, Avukat Kadir Akbaş’ın Yeni Asya Vakfındaki “OHAL ve insan hakları” panelinde seslendirdiği “Son dönemde hiçbir tecrübesi olmayan 22-23 yaşındaki yeni mezun hâkimler ağır ceza mahkemelerinde görevlendiliyor” tesbitini de hatırlayalım.)
“Özellikle genç hâkim ve savcılara insanî vasıfları, güzel ahlâkı kazandırmak ve topluma daha kaliteli hizmet sunmalarını sağlamak” olarak ifade edilen hedefler ise, fakültenin de ötesinde bütün eğitim süreçlerini ve safahatını kapsayan boyutlarıyla çok daha düşündürücü.
Gerek genç, gerekse bazı ileri yaştaki hâkim ve savcılardan empati eğitimine alınanların insanî vasıflar ve güzel ahlâk noktasında eksikleri mi var ki, böyle bir eğitimle tamamlanmasına çalışılıyor?
Topyekûn bir eğitim sistemi o insanî vasıfları ve güzel ahlâkı kazandıramıyor mu ki, empati kurslarından medet umuluyor?!
Peki, o eksiğin bu eğitimlerle telafisi mümkün mü? Ve insanî ve ahlâkî değerler açısından sıkıntılı kadrolara tevdi edilmiş bir yargıya ve o yargıyla adaletin sağlanacağına güven duyulabilir mi?!!
Gerçekten endişe verici bir tablo...
Eskişehir Nur hizmetinin temel direklerinden Kadir Tuncay’ın da vefat haberini aldık. En son kitap fuarı için gittiğimizde görüşmüş ve İstanbul’da buluşmak üzere sözleşmiştik. Tekrar görüşmemiz berzah âlemine kaldı. Allah rahmet eylesin. Ailesinin ve Nur cemaatinin başı sağ olsun.
Rusya’da bazı yerlerde Risale-i Nur yasağı gündeme geldiğinde merhum Büyükelçi Karlov eserleri bizzat okuyup Moskova’ya müsbet rapor göndermişti. Karanlık güçlerin maşası katili üzerinden Nur cemaatine yönelik uyduruk senaryolar üretenler boşuna uğraşmasınlar, birşey bulamazlar.