"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gecikildikçe ağırlaşan vebal

Kâzım GÜLEÇYÜZ
03 Ekim 2017, Salı
Cumhurbaşkanı Meclisin açılışında yaptığı konuşmada ve komutanlarla sohbetinde iki kritik mesaj verdi.

Mecliste “Artık AB’ye ihtiyacımız kalmadı;” komutanlara da “Her an herşeye hazır olun” dedi.

Güçlü ve sağlıklı bir demokraside her iki sözün de öncelikle Mecliste yoğun şekilde tartışılması gerekirdi. Çünkü bütün toplumun kaderini çok yakından ilgilendiren son derece önemli konular bunlar.

Kuzey Irak, Suriye ve Ortadoğu eksenli kritik gelişmeler karşısında atılacak—hele askerî—adımlar, her yönüyle hepimizi etkiler. 

Aynı şey AB politikaları için de geçerli.

İsrail için “Onun bize, bizim ona ihtiyacımız var” denilen, ABD’nin de son ziyarette Trump’ın ağzından “Hiç olmadığımız kadar yakınız” dediği bir noktada “AB’ye artık ihtiyacımız yok” denilmesi ne anlama geliyor?

Ve gerçekten öyle mi? Yoksa AB kriterlerinde ifadesini bulan demokrasi ve hukuk standartlarından iyice uzaklaşılmış olması mı böyle bir sözü söyletiyor?

Saray Brüksel’le ilişkilerde “havlu atıp” masadan kalkmaya mı hazırlanıyor?

Peki, Ankara’nın AB ile ipleri tamamen koparması, Türkiye’yi nerelere götürür?

Böylesine önemli ve  kritik konulardaki kararların tepedeki dar bir çevrenin emrivakileriyle değil, Meclis başta olmak üzere ilgili zeminlerde geniş katılımlı tartışmalarla verilmesi icab etmiyor mu?

Bunun yapılamıyor olması bile, durumun vahametini göstermek için yeterli.

Ama yıllardır işlevsizleştirilen ve 16 Nisan referandumundan çıkan paketle iyice devredışı bırakılan bir parlamentonun bunları tartışabilmesi pek mümkün görünmüyor.

Bu durumdan mutlaka çıkılmalı. Bunun için de muhalefet daha atak, dinamik ve güçlü olmalı; daha önemlisi iktidar grubu içinde bu gidişattan endişe duyanlar suskunluklarını aşıp artık seslerini yükseltmeli.

Bu iş şahsî ikbal ve parti çıkarı hesaplarının ötesinde, ülkenin ve bütün toplumun kaderini alâkadar eden hayatî bir memleket meselesi haline gelmiş durumda.

Buna rağmen hâlâ susmaya devam edenler, olanların ve olacakların ağır vebal ve sorumluluğunun altında kalırlar.

Millete ve tarihe hesap veremezler.

***

- CB yine: “Terör örgütleri ve mensupları dışında OHAL’den zarar gören kimse yok.” Keşke sandık bir an önce gelse de cevabımızı orada versek!!

- CB’nın “Hükümet sadece âcil konularda, pek azını kullanıyor” dediği OHAL yetkileri, birilerince tepe tepe öylesine hoyratça kullanılıyor ki!

- Yargıtay Bşk Yeni Şafak’a yazmış: “Türk yargısı ilk defa 15 Temmuz’da halkının yanına geçti.” Sonra o halktan onbinlerce masumu içeri tıktı!

Okunma Sayısı: 9054
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp

    3.10.2017 10:59:11

    Millet fertlerinin bunaldığı günleri yaşıyoruz. Millet ve memleketin mukadderatı ve geleceğini tek bir şahsa ve siyasal partinin varlığına bağlanması karşısında; şahıs ve parti menfaatini bir taraf bırakan hürriyetçi ve demokrat sesler sanki gittikçe azalıyor. Mülkün temeli adâlet iken, devletin bekâsı, mülkün temeli "biz varsak Türkiye vardır" söylemi ile bir siyasal hareket yahut ideoloji ile özdeş hale getiriliyor. Hürriyet ve ittifaklar çağında yaşarken, zamanın ruhunu okumaktan uzak bir zihniyetle "AB'ye ihtiyacımız kalmadı" deyip zamanın akışına ters bir vaziyet alıyoruz. Ekonomi, eğitim, dış politika, yargı ve sair konular SOS üstüne SOS verirken, gidişat hiç hayra alâmet değilken; çok merak ediyorum, iktidar içinde aklı-selim, kalb-i selim sahibi hürriyetçi ve demokrat vekiller yok mu? Olduklarını zannediyoruz. Varsa neredeler?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı