Değişik sebeplerle gazetesiyle bağını gevşeten bir Yeni Asya okuyucusu, farkında bile olmadan bir uzaklaşma ve kopma sürecine girer.
Bu kaygan zemindeki ilk durak, “Asıl olan Risale-i Nur’dur, gazete o kadar da önemli değil, okumasam da olur” fikri.
Halbuki gazete hem muhtevasındaki şerh ve izah yazılarıyla Risalelerin daha iyi anlaşılmasına vesile oluyor, hem de insanın cemaatle irtibatını canlı tutuyor.
İkinci etapta, sanki gazete Risalelerin önüne geçiriliyor çarpıtmasından hareketle “Biz Nur cemaati miyiz, gazete cemaati mi?” demagojisi devreye sokulur.
Oysa Nur cemaati mensubu ve Yeni Asya okuyucusu olmak çelişen veya biri diğerinin alternatifi olan sıfatlar değil, tersine birbirini tamamlayan nitelikler.
Üçüncü aşamada sıra “Gazetenin birliğimizi sağlamak için çıktığı söyleniyor, ama fiiliyatta tam tersi oluyor, hep gazete yüzünden bölünüyoruz” iddiasına gelir.
Gerçekten öyle mi? İhtilâf ve bölünmelerin sebebi gazete mi; yoksa şahsî, hissî veya hariçten estirilen rüzgârlara bağlı sebeplerle meşveret iradesinden ayrılma tercihine gazete üzerinden gerekçe ve bahane mi uyduruluyor? Hangisi?
Gazete, yayınlarını Risale-i Nur’a göre belirlenen yayın esasları ve meşveret kararları çerçevesinde, ortak akıl ve istişare ile yapıyor. Hasbel-beşer olabilecek bireysel hata ve sapmalar da şahs-ı manevînin murakabesiyle mutlaka düzeltiliyor.
Sistem, 46 yılı aşkındır böyle işliyor.
“Kuruluş döneminde veya filan tarihte öyleydi, ama artık değil” iddiasını dillendiren varsa, delil ve ispatını göstersin!
Kopmaya doğru giden sürecin bir ileri adımı, sırf kendi fikrine uymadığı için gazeteyi cemaatten kopmakla suçlamak.
Ama gazete de, yayınları da, cemaat de, meşveretler de ortada. Böyle bir kopmaya şahs-ı manevî hiç müsaade eder mi?
Bu da tutmayınca oklar meşverete çevrilerek orası yıpratılmaya çalışılıyor. “Kararlar baskıyla alınıyor, istişarenin gereklerine uyulmuyor, cemaat temsil edilmiyor” gibi asılsız ve mesnetsiz iddialarla.
Böyle bir tavırla gelinen en son aşama ise, evvelce Ahmet Dursun’un “Yeni Asya’sız Nurculuk” olarak ifade ettiği halin yeni versiyonu: Gazetesiz Yeni Asyacılık!
Bu da tutmaz. Bize düşen yola devam.
Yarın 14:00’te Prof. Dr. Sedat Laçiner, Prof. Dr. İbrahim Özdemir ve Prof. Dr. Ahmet Battal’la birlikte, Haliç Kongre Merkezindeki Bediüzzaman panelinde olacağız inşaallah. Bekliyoruz.