Büyük masraflarla icra edilen gösterişli lider zirveleri çoğunlukla şov ve gösteriş tarafı ağır basan seremoniler olmaktan öteye gitmez.
Kamera ve objektiflerin saltanatlı ve tantanalı lider buluşmalarından yakaladığı sansasyonel görüntüler magazinleştirilerek sunulur.
Diplomatlar tarafından hazırlanan lider konuşmalarıyla sonuç bildirileri, gerçekte pek fazla anlam ifade etmeyen rutin aksesuarlar olarak programa ilave edilir.
İkili görüşmelerin muhtevasıyla ilgili olarak kamuoyuna yapılan açıklamalarla gerçekte konuşulanların ne derece uyumlu olduğunu ise sadece Allah ve onlar bilir.
Bazı görüşmelerin yarısının karşılıklı tercümelerle geçmesi de ayrı bir bahis.
Antalya’da toplanan G-20 zirvesi de böyle geçti. İç politikaya bakan tarafı ise Başbakanı iyice buharlaştırıp “one man” olarak “Başkan”ı öne çıkarması oldu.
Mutad G-20 zirvelerinden farklı olarak bu toplantının gündeminde öne çıkan konular terör ve mülteci problemleriydi.
Paris’i vuran ve sarsan terör saldırıları sebebiyle Fransa’nın cumhurbaşkanı düzeyinde katılamadığı zirvede IŞİD terörüyle mücadele konusu da konuşuldu.
Konuşuldu da ne oldu veya ne olacak?
Zirveye katılmayan Fransa, Paris saldırılarına misilleme olarak Rakka’yı vurdu.
Viyana’da ise IŞİD’e yönelik operasyonlara zımnî ABD onayıyla müdahil olan Rusya’nın inisiyatifi ile Suriye için bir çözüm planı gündeme geldi. Bakalım, bu kez İran da işe dahil edilip sonuca varılabilecek mi?
Dileyelim ki, bu defa başarılı olunsun.
Ki, IŞİD terörü başta olmak üzere Suriye iç savaşı kaynaklı bilumum terör oluşum ve eylemleri de, giderek daha vahim boyutlar kazanan mülteci meselesi de kalıcı ve gerçekçi çözümlere kavuşturulabilsin.
Evet, terör de, mülteci dramı da birer sonuç. Bunları doğuran ve bu boyuta taşıyan sebep, Suriye iç savaşı. Bu savaşı körükleyen ise, küresel şer ve ifsad şebekeleri, silah tüccarları ve onların talepleri istikametinde şekillenip uygulanan devlet politikaları.
Putin’in “IŞİD’i destekleyen G-20 üyeleri var” çıkışı da bu bağlamda çok manidar.
Bunlar es geçilirse, G-20 zirvesi konuşmalarıyla sonuç bildirilerinde terör ve mülteci konuları için seslendirilen çağrıların hiçbir anlamı ve geçerliliği olmaz.
tweet 1- Başbakan “Türkiye dışarı şikâyet edilip küçük düşürülmesin” diyor. Şikâyete gerek yok ki. Dünya bizde olup bitenleri kendisi bizzat izliyor.
tweet 2- AB’nin son raporunda yüzümüze vurulan ayıplar birilerinin Türkiye’yi şikâyeti üzerine değil, Brüksel’in yerinde yaptığı tesbitlerle yazıldı.