"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Filistin bu hale nasıl düştü?

Kâzım GÜLEÇYÜZ
14 Aralık 2017, Perşembe
Filistin ve Kudüs’ün bu noktaya nasıl ve niçin ge(tiri)ldiğine baktığımızda, ortaya çıkan durumda siyonistlerin bir asrı aşan bir süreçte yürüttükleri stratejiler kadar, Müslümanların dağınıklık ve perişanlığının da son derece önemli bir payı olduğunu görüyoruz.

Filistin’e asırlarca adalet, barış, güven ve huzuru hakim kılan Osmanlının çökertilmesinden ve bölgeye emperyalist güçlerin iyice musallat olmasından sonra iyice artan bu dağınıklık 1948’de İsrail’in kurulmasını takiben had safhaya ulaşmış.

Müslüman Araplar, yapay sınırlarla kurulan ve başlarına ırkçı-sosyalist diktatörlerin konulduğu devletlere taksim edilmiş.

Toprakları gasp edilen Filistinlilerin çoğu oradan oraya sürülürken, kalanlar sahipsiz ve yalnız bırakılmış. Dahası, kimi komşu ülkelere sığınan Filistinliler, oralarda tehdit ve tehlike olarak görülmüş.

Bütün bunlara ilaveten, Filistin davası kör şiddetten başka birşey bilmeyen radikal sosyalist bir anlayışa terk edilmiş.

Müslümanların ilk kıblesini barındıran Kudüs bile hem sahip çıkılmayan, hem de yanlış zihniyetlerin çok sakat “mücadele yöntemlerine kurban edilen Filistin meselesinin bir “detay”ı haline getirilmiş.

Halktan kopuk Arap rejimlerinin bu konudaki samimiyetsizliği çok önemli bir sorun olarak ortada dururken, ABD başta olmak üzere Batıda Filistin için kamuoyu oluşturacak bir Müslüman lobisinin kurulamayışı ayrı bir handikap ve hicran.

Eğitim ve iş için oralara gidip yerleşen milyonlarca Müslüman Arap var. Keza Batı bankalarında Arap prens ve şeyhlerinin milyarlarca petro-doları mevcut.

Bunlar niye siyonist lobinin tahripkâr faaliyetlerini en azından dengeleyecek bir lobinin kurulması için kullanılmıyor?

Bu acı tabloyu katmerleyen bir garabet ise, Filistin’de kalan Arapların kendi içlerindeki derin ihtilaf ve anlaşmazlık olmuş.

İşgalci İsrail’in her geçen gün yeni örnekler ekleyerek sürdürdüğü gaddarca  uygulamaları karşısında bile, Filistin toplumundaki El Fetih-Hamas ayrışmasının bir türlü sona erdirilemeyişi olacak şey mi?

Bunlar ümmet ve vahdet şuuruyla düzeltilmeli ki, Filistin ve Kudüs kurtulsun.

 Eski İngiliz Milletvekili Galloway: “Filistin’de tek çözüm İslam dünyasının birleşmesi.” Üstad: ”Eski zamanda İngiliz, Fransız, Amerika siyaset ve menfaatleri İslam birliğine muarız olmakla mâni olurdular. Şimdi menfaat ve siyasetleri muarız değil, belki (aksine) muhtaçtırlar.”

 

 Bu dönem ne zaman kapanacak? - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/bu-donem-ne-zaman-kapanacak_447959 

Okunma Sayısı: 5483
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-2

    14.12.2017 11:27:38

    Bugünkü Kudüs meselesi bir neticedir. Dünden bu yana, Filistin meselesini dahili siyasette "oy deposu" gibi olarak gören menfi siyasetin takip ettiği hatalı ve tutarsız politikaların, ihmalkâr davranışların neticesi. Bir eski İngiliz milletvekilinin bile çözümü "ittihad-ı İslâm'da" göremesine mukabil İslâm dünyası bugüne kadar bu mevzuda -meselâ- elle tutulur gözle görülür ne yapmıştır? Meselâ, Batı bankalarında milyarca petro-dolar parası olan "müslüman" prens ve şeyhlerin aynı ülkelerde Filistin dâvâsı için güçlü ve tesirli lobileri ve faaliyetleri var mı? İttifak ettikleri kurum ve kuruluşlar mevcut mu? Yoksa (önemli olmakla birlikte), bildiri hazırlamak, kınamak, milleti sokağa indirerek miting yapıp slogan attırmakla uluslararası meseleler öyle hemencecik çözülmüyor. Global dünyanın hareketi de hür, medeni ve demokrat dünyayı harekete geçirebilecek şekilde global ölçekli olmalıdır. "Yerli ve milli" hareketler, küresel dünyada -maalesef- çok fazla yankı bulmuyor.

  • Gündüz Alp

    14.12.2017 11:08:29

    "Akıl için yol birdir" yahut "aklın yolu birdir" derler. Filistin ve Kudüs meselesinde gelinen noktayı icmâlen ifade etmişsiniz. Teşekkür ediyoruz. Başta İsrail ve ABD olmak üzere sair devletlere kızmadan evvel bu meseledeki politikaları ciddi anlamda gözden geçirmek gerekmez mi? Ciddi, tutarlı, dengeli, çarksız, tahriksiz bir dış siyaset mi izledik yoksa onların ellerine koz verecek ekmeğine yağ sürecek politikalar mı takip ettik? İslâm dünyasının bugünkü perişan ve dağınık hali ve bir araya gelemeyen diktacı rejimleriyle, şahsen, Kudüs vesair meselesinin kısa vadede çözümünü pek mümkün görmüyorum. Üstad Hz.lerinin bir asır önce söylediği 3 düşman olan "cehalet-sefalet-tefrika" İslâm coğrafyasında hükmünü icra ediyorken, bırakın Filistin meselesini, kendi dahili problemlerini bile çözmeleri zordan daha zordur. Uzağa gitmeyelim. İşte ülkemizin ahvâli. Hak, hukuk ve adâleti askıya almakla, toplumsal barış, huzur ve adaleti berhava etmedik mi?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı