OHAL sürecinde iyice ayyuka çıkan hukuksuzluklar karşısında herkesten önce konuşup hukuku ve adaleti savunmaları gereken hukukçuların derin sessizliği maalesef hâlâ devam ediyor.
Bu utandırıcı suskunluk perdesini aralama cesaretini gösterebilenlerin sayısı ne yazık ki bir elin parmakları kadar dahi değil.
Yeni Asya olarak yönelttiğimiz sorulara cevap verenler maalesef emekli askerî hâ- kim Dr. Ümit Kardaş, hukukçu kimliğiyle eski Bakan Ertuğrul Günay ve Doç. Dr. Vahap Coşkun’dan ibaret kaldı. Ancak bu durum ve ortam, onların cevap ve değerlendirmelerini çok daha kıymetli hale getirdi.
“Zor zamanda konuşmak” diye çok tekrarlanan bir tabir var. Vaktiyle bunu slogan yapanların bile derin bir suskunluğa gömüldüğü şu OHAL sürecinde hukuksuzluklara itirazlarını seslendiren isimlerin cesaret ve samimiyeti her türlü takdirin üzerinde.
Kardaş ve Günay’ın “İstihbarat, MGK, iktidar, medya veya bir başka güç, yargıyı yönlendiremez;” Coşkun’un “OHAL’de bile temel hak ve özgürlükler kısıtlanamaz” vurguları başta olmak üzere, dile getirdikleri tesbit ve uyarılar tarihî bir öneme sahip.
Ergenekon mahkemesinin t24’e konuşan ilk başkanı emekli hâkim Köksal Şengün’ün Yeni Asya’ya manşet olan sözleri de bu çerçevede son derece önemli (21.12.17).
Tutuklamaların gözdağına dönüştüğünü, bu yüzden hukukçular başta olmak üzere herkesin korkup sindiğini ve konuşamadığını belirten Şengün, 15 Temmuz sonrasında yargının nasıl siyasallaştırıldığını anlatırken dehşet verici ifşaatlarda bulunuyor.
Bir partinin il genel meclisi üyesi, başkan yardımcısı, belediye başkanvekili olan avukatların sulh veya ağır ceza hâkimi ya da savcısı yapıldığını, İstanbul’da siyasî davalara bakan 23, 24, 25 ve 26. Ağır Ceza Mahkemelerine atandığını söylüyor. “İddianameler o kadar özensiz ki pespaye” ifadesini kullanıyor.
Emekli olmanın verdiği “özgürlük”le bu çarpıcı tesbitleri dile getiren Şengün, görev yaptığı dönemdeki HSYK ile şimdinin HSK’sı için “Al birini vur öbürüne” diyor.
Ve yargının içinden bir isim olarak, bu durumun sürdürülemezliğini vurguluyor.
Öyle. Çünkü zulüm devam etmez, edemez. İnsanlık tarihi bunun örnekleriyle dolu.
İçeride böylesine yaygın ve yakıcı mağduriyetlere yol açıp bunları inanılmaz bir duyarsızlıkla geçiştirenlerin, dahası bu zulümlere açıktan arka çıkarak destek verenlerin “Dünyadaki masum ve mağdurların hukukuna biz sahip çıkıyoruz” söylemleri inandırıcı olabilir mi?
Yoğun tepkilere hedef olan KHK maddeleri - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/yogun-tepkilere-hedef-olan-khk-maddeleri_449701