"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ergenekon hâkiminin tarihî uyarıları

Kâzım GÜLEÇYÜZ
30 Aralık 2017, Cumartesi
OHAL sürecinde iyice ayyuka çıkan hukuksuzluklar karşısında herkesten önce konuşup hukuku ve adaleti savunmaları gereken hukukçuların derin sessizliği maalesef hâlâ devam ediyor.

Bu utandırıcı suskunluk perdesini aralama cesaretini gösterebilenlerin sayısı ne yazık ki bir elin parmakları kadar dahi değil.

Yeni Asya olarak yönelttiğimiz sorulara cevap verenler maalesef emekli askerî hâ- kim Dr. Ümit Kardaş, hukukçu kimliğiyle eski Bakan Ertuğrul Günay ve Doç. Dr. Vahap Coşkun’dan ibaret kaldı. Ancak bu durum ve ortam, onların cevap ve değerlendirmelerini çok daha kıymetli hale getirdi.

“Zor zamanda konuşmak” diye çok tekrarlanan bir tabir var. Vaktiyle bunu slogan yapanların bile derin bir suskunluğa gömüldüğü şu OHAL sürecinde hukuksuzluklara itirazlarını seslendiren isimlerin cesaret ve samimiyeti her türlü takdirin üzerinde.

Kardaş ve Günay’ın “İstihbarat, MGK, iktidar, medya veya bir başka güç, yargıyı yönlendiremez;” Coşkun’un “OHAL’de bile temel hak ve özgürlükler kısıtlanamaz” vurguları başta olmak üzere, dile getirdikleri tesbit ve uyarılar tarihî bir öneme sahip.

Ergenekon mahkemesinin t24’e konuşan ilk başkanı emekli hâkim Köksal Şengün’ün Yeni Asya’ya manşet olan sözleri de bu çerçevede son derece önemli (21.12.17).

Tutuklamaların gözdağına dönüştüğünü, bu yüzden hukukçular başta olmak üzere herkesin korkup sindiğini ve konuşamadığını belirten Şengün, 15 Temmuz sonrasında yargının nasıl siyasallaştırıldığını anlatırken dehşet verici ifşaatlarda bulunuyor.

Bir partinin il genel meclisi üyesi, başkan yardımcısı, belediye başkanvekili olan avukatların sulh veya ağır ceza hâkimi ya da savcısı yapıldığını, İstanbul’da siyasî davalara bakan 23, 24, 25 ve 26. Ağır Ceza Mahkemelerine atandığını söylüyor. “İddianameler o kadar özensiz ki pespaye” ifadesini kullanıyor.

Emekli olmanın verdiği “özgürlük”le bu çarpıcı tesbitleri dile getiren Şengün, görev yaptığı dönemdeki HSYK ile şimdinin HSK’sı için “Al birini vur öbürüne” diyor.

Ve yargının içinden bir isim olarak, bu durumun sürdürülemezliğini vurguluyor.

Öyle. Çünkü zulüm devam etmez, edemez. İnsanlık tarihi bunun örnekleriyle dolu.

İçeride böylesine yaygın ve yakıcı mağduriyetlere yol açıp bunları inanılmaz bir duyarsızlıkla geçiştirenlerin, dahası bu zulümlere açıktan arka çıkarak destek verenlerin “Dünyadaki masum ve mağdurların hukukuna biz sahip çıkıyoruz” söylemleri inandırıcı olabilir mi?

Yoğun tepkilere hedef olan KHK maddeleri - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/yogun-tepkilere-hedef-olan-khk-maddeleri_449701

Okunma Sayısı: 12044
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-2

    30.12.2017 21:41:15

    2017 yılını hak, hukuk ve adalet talebiyle ve yargıyı konuşarak geçirdik.Netice:Az gittik uz gittik, bir arpa yolu yol gittik. Fakat buna rağmen adâlet talebinden vazgeçecek değiliz. "Et-tekrarü ahsen" kaidesince hak, hukuk ve adalet talebini tekrar tekrar dile getirmek zorundayız. Zira temel hak ve hürriyetler bir lütuf değildir. Toplumdaki ve konuşması gerekenlerdeki "derin sessizlik" bizi umutsuzluğa sevk etmemeli. Adalet talebi şahs-ı manevi halinde büyüyerek, yüksek sesle devam ettirilmelidir ki, toplumdaki korku ve sinmişlik hali giderilsin. Korkunun panzeri cesarettir. Yeni Asya'nın ve Hak ve Adalet Platformu gibi şahs-ı mânevîlerin, halka cesaret veren manşet ve yazılarıyla bu konudaki çalışmalarını takdir ve teşekkür hisleriyle takip ediyoruz.

  • Gündüz Alp

    30.12.2017 21:23:14

    Yeni Asya'nın 21 Aralık tarihli manşetini, "Türkiye bu hukuksuzlukla bir yere varamaz!" başlıklı haberini hepimiz okuduk. Bir yargı mensubu ve üstelik Ergenekon gibi mühim bir davada mahkeme başkanlığı yapan bir hukukçunun söyledikleri işin vahametini gösteriyor. Hele "15 Temmuz'dan sonra siyasetçiler hakim ve savcı yapıldı" beyanı var ki yargının nasıl çökertildiğini gösteriyor. Buna rağmen hâlâ yargının tarafsız ve bağımsız olduğunu söylemek mümkün mü? Elbette, değil. Peki madem yargı tarafız ve bağımsız, yargıçlar da adil, cesur ve hür olamıyorsa, verecekleri kararlar ne kadar doğru ve haklıdır? En mühimi de böyle bir yargı sisteminden nasıl adalet bekleyeceğiz? Hak, hukuk ve adaletin bizzat yargı eliyle mağduriyet sürecine dönüştüğü bir başka ülke ve dönem var mıdır, diye merak ediyorum doğrusu. Korku ve baskı döneminde herkes "teslim-i silah" etse "yargı asla" diye zannetmiştik. Ondandır ki, "Ankara'da hâkimler var!" diyemiyoruz ya.

  • gürkan

    30.12.2017 17:48:03

    Ülkeyi ohalle yönetmek ve siyasi emellerini gerçekleştirmek için kurgu kumpaslar mı kuruluyor ne?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı