Muvazzafken de, emekli olduktan sonra da farklı tartışmaların odağında yer alan Kara Kuvvetleri eski Komutanlarından Aytaç Yalman’ın, “özeleştiri” anlamında bazı önemli çıkışları da oldu. Meselâ “Askerî okullarda bize yanlış şeyler öğretildi, Kürt yoktur denildi” sözleri bunlardan biri.
“Zorlu Yılların Sessiz Tanığı” adlı iki ciltlik kitabında ise çerçeveyi daha da genişleterek işin temeline dokunmaya başlamış Yalman:
“Sağlam bir eğitim aldık, ama sorgulama kültürüne sahip olamadık. Vatanın kutsallığını öğrettik, ama vatandaşlarla yeterli diyaloğu kuramadık. Vatandaş için hayatımızı feda ettik, ama onun ruh dünyasını, hayata bakışını anlamaya gayret göstermedik. Sevgiyi öğrenemedik ve öğretemedik. Sevgi, vefa gibi hasletlerden yoksun kaldık.”
Yalman, bazı somut örnekler de sunuyor:
* Sıkıyönetim Komutanımız bir gün beni çağırdı: ‘Şapka kanunu var. Bunlar kafalarına bir şey takıyorlar.’ Gittim, araştırdım. ‘Yahu, biz tarlada çalışıyoruz. Ensemiz bütün gün güneşten yanar. Agel derler buna’ dediler...
* 1972’de Silopi’de bir evde Kürtçe-Türkçe sözlük ele geçirildi. Diyarbakır’da sıkıyönetim karargâhında bana getirdiler. Devlet ideolojisiyle eğitildik: Kürtler de bir Türk boyudur. Lugate bakınca şaşırdım. Kürtçe konuşmak yasak değildi, ama kasetler toplatılıyordu. Yine de çekinirlerdi konuşmaya, ‘Ben Kürdüm’ diyemezlerdi. Sözlüğü görünce rapor hazırladım. Millî Güvenlik toplantısına jetle yetiştirdik.
* Bu, Kürtlerin 29. isyanı. Kültürlerini yaşamadıklarını düşündükleri ölçüde isyan etmişlerdir. Ama tabiî insan o yaşta empati yapamıyor. Farklı bakıyor. O tarihlerde kültürel hakları—ki onların doğal hakkıdır bu—tanınsaydı, bir askerî sorun haline gelmeyebilirdi. Samimi duygularla birbirinin acısını karşılıklı olarak hissetmek. Kürtlerin acısını Türkler, Türklerin acısını Kürtler hissetmeye başladığı anda bir ortak zemin oluşur. Böyle birşey olmadı.
* Sıkıyönetimler, darbeler askerlerin kafasında itaatsizlik kavramını geliştirmiştir.
* (Emre itaatsizlikte örnek gösterdiği Çetin Doğan’ın yaptıkları için “haddini aşan gerçekdışı bir darbe ve kahramanlık gösterisi” dedikten sonra) Bizde şöyledir: “Ben komutan olsam Cumhuriyeti daha iyi korur. Atatürk’ün mirasına sahip çıkarım... ” Hırslı olanlar kendilerini farklı görür, maiyetlerine öyle anlatır.
(Çınar Oskay’ın mülâkatı, Hürriyet-Pazar, 16.12.14; Ayrıca bkz. “TSK’dan ‘hırsın sonu’ dersleri” başlıklı yazımız, Yeni Asya, 15.11.13)
***
tweet1: Şırnak Baro Başkanı “Paralelcilerin doğuya tayin edilişinden sonra bölgede provokasyonlar arttı” demiş. Eğer öyleyse bu tayinleri kim yaptı?
tweet2: Ahmet Kekeç diye biri, okumadığı, bilgi sahibi olmadığı Yeni Asya’nın genel yayın müdürüne düzeysiz sözlerle sataşırken baltayı taşa vurmuş.
tweet3: Kekeç, adının geçmediği bir tweet’i üzerine alıp savunmaya geçmiş, “Ben Saray’ı hiç savunmadım” diyor. İyi de, bu Savarona takıntısı ne iş?
tweet4: Kekeç, hem ülkenin Savarona’dan yönetildiği 30’lu yılları örnek gösteriyor, hem de “sisteme karşı kora kor mücadele” etmekten dem vuruyor.
tweet5: Kekeç bu talihsiz yazıyı yazmadan biraz araştırma zahmetine katlansaydı Fethullah Gülen’i de eleştirdiğimizi görür ve orada da açık düşmezdi.