"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dostsuz zamanda cemaat desteği

Kâzım GÜLEÇYÜZ
06 Şubat 2016, Cumartesi
​Cemaat mensubiyeti aynı zamanda samimî bir dostluk ve arkadaşlık ilişkisi, şahsî çıkarlar yerine fedakârlığı öne çıkarmak, tenkitçi değil, takdir edici yoldaş olmak anlamına geliyor.

Bireyi güçlendirelim derken kişiyi gönüllü bir tecrit ve yalnızlığa sürükleyen aşırı bireyselleşme modasının “samimî dost” ihtiyacını daha kuvvetli bir şekilde hissettirdiğini hatırlayarak, Bediüzzaman’ın şu sözlerini de bu bağlamda okuyalım:

“Bu dünyanın hayatı pek çabuk değişmesine ve zevaline [sona ermesine] ve fena ve fânî, akıbetsiz lezzetlerine ve firak ve iftirak [ayrılık] tokatlarına karşı bir ehemmiyetli medar-ı tesellî, samimî dostlar ile görüşmektir.” (Şuâlar, s. 491)

Bu cümlenin yer aldığı mektupta Said Nursî “bu acip, dostsuz zaman” ifadesini de kullanıyor. Zamanın sür’atli akışına paralel olarak ömürleri de hızla tükenen, etraflarındaki vefat veya hicretlerin sıklaşmasıyla ayrılık acıları çoğalıp tazelenen, kendilerini giderek derinleşen bir yalnızlığa sürükleniyor hisseden insanlar için, moral desteği alabilecekleri, duygularını paylaşarak tesellî bulabilecekleri samimî, vefadar, fedakâr dostların ne büyük bir ihtiyaç olduğu malûm.

Bediüzzaman’ın, yukarıdaki cümlesini aktardığımız mektubunu Denizli hapsinde yazmış olması ve Nur Talebelerinin hapishanede cebren bir araya getirilmelerini dahi bu manada “dostların buluşması” olarak yorumlayıp müjdeli tesellî mesajları çıkarması, özellikle ilginç.

Hele suçsuz yere hapse düşmenin yol açabileceği çok insanî bir psikoloji olan moral çöküntüsü yerine, işin bu cihetine vurgu yapan olumlu bir yorum, başlı başına örnek alınması ve psikoloji bilimince de tahlili gereken bir güzellik.

Evlerinden alınıp, çoluk çocuklarından uzaklaştırılıp hapishanenin izbe ve kasvetli koğuşlarına tıkılan masum insanlara hitaben kaleme alınan şu cümledeki ferahlatıcı üslûba bakınız:

“Şimdi bu acip, dostsuz zamanda samimî 40-50 dostunu birden bir-iki ay görmek ve Allah için sohbet etmek ve hakikî bir teselli alıp vermek; elbette başımıza gelen bu meşakkatler ve zayiat-ı maliye [ekonomik kayıplar], ona karşı pek ucuz düşer, ehemmiyeti kalmaz.” (Age)

(Bu yazı Cemaatler ve Toplum-Siyaset-Devlet kitabımızdan alındı, s. 10-11)

Risale-i Nur Anadolu’ya kök salmıştır, hiçbir kuvvet onu söküp atamaz, bela ve musibetlerin önünde Kur’anî bir settir.

Okunma Sayısı: 4353
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • demokrat

    6.2.2016 11:51:15

    Dost diye sarılıp bizi ihanet sarmalına alan kişi ve gurupları saysanız 1000 karakterlik ileti boyutu yeter mi acaba?!Bence gerçek mümin bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz.Artık kendimiz dahili dost görünümlü düşmanlardan korunalım ya hu...Kaçıncı darbe bu...

  • Toygar

    6.2.2016 08:30:08

    Dost dost diye nicesine sarıldım!.. Benim sadık yârim kara topraktır!..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı