Bir taraftan, hayli zamandır gerilim yaşadığımız Suriye, İsrail, Rusya ve Mısır gibi ülkelerle ilişkileri normalleştirmekten söz edip “Dünyada düşmanlıkları azaltıp dostlukları arttıracağız” mesajları veren Başbakan Binali Yıldırım’ın, diğer taraftan bu söylemi içeriye yönelik olarak da dillendirmesi dikkat çekti.
Ardından Cemil Çiçek de konuştu:
“Başbakanın söylediği ‘Dostlarımızın sayısını arttırmak, düşmanlarımızın sayısını azaltmak’ kuralı çok doğru. Bu zaten tersinden baktığımızda dostlarımızdan daha fazla düşman var demektir. Yurtdışında bu adımları atarken, içeride de dostlarımızın sayısını arttırmamız gerekiyor. Türkiye içinde de gerginliğin olduğu ortada. Gönül köprüsü kurmaya ihtiyacımız var. Bir yandan, ülkede birlik ve bütünlüğe ihtiyaç var diyoruz, öbür taraftan bütünlüğü darmadağın eden, ülkenin dikişlerini yıpratan konuşmalar yapıyoruz. İçerideki dostlukları arttıracak, ilişkileri normalleştirecek bir üslûp ve anlayışa ihtiyaç var. Ramazan iyi bir iklimdi, ancak iyi değerlendiremedik.” (Hürriyet, 5.7.16)
Bu söylemler, iktidarın son dönemde iç gündemi geren tavır ve yaklaşımında da bir değişikliğin mi habercisi? Gerçi Başbakan bu açılımın adresi olarak muhalefet partilerini gösterdi, Çiçek de “Ülkenin birliğini kast eden oluşumlar bu işin dışında” diyerek her anlama çekilebilir muğlâk bir kayıt koydu.
Ama özellikle “paralel” operasyonlarının masum cemaat tabanına yöneldiği, 90 yaşındaki dedelerin, kermes düzenleyen ev hanımlarının, tesettürlü öğretmenlerin, burs ve kurban bağışı yapan esnafın derdest edildiği bir noktada, bu yapılanların “cemaat”e soğuk ve mesafeli duranlarda dahi “Bu kadar da olmaz” tepkisine yol açtığı bir tablo ile karşı karşıya olduğumuz bir aşamada verilen bu işaretlerin, o cenaha yönelik de bir normalleşmeyi haber veriyor olması gerekir.
Temennî edelim ki, öyle olsun. İyice şirazeden çıkan ve masumları bîzar eden cadı avlarına son verilsin. Ergenekoncuları, Balyozcuları, darbecileri, derin fitnecileri sevindiren vahim gidişata fren konulsun. Kayyım gasplarına nokta konulsun. İtidal, sağduyu, insaf, vicdan ve hukuk çizgisine dönülsün.
Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Adalete, hukuka, barışa ve huzura şiddetle ihtiyacı var.
“Ülkemde öleyim” diyen Cemal Uşşak’a verilen cevap: Gelirsen tutuklarız – Nazif Apak https://www.yenihayatgazetesi.com/ulkemde-oleyim-gelirsen-tutuklariz-nazif-apak-33189 … @yenihayatcom aracılığıyla
BB: “İçeride de dostlukları arttıracağız.” Dedeleri, ev hanımlarını, öğretmenleri içeri tıkarak ve cadı avını daha da yaygınlaştırarak mı?
Trafik kazasında vefat eden Dış Hekimi Hülya Odabaşı’na Allah’tan rahmet, ağır yaralanan eşi Dr. Şaban Odabaşı’na şifa ve başsağlığı dilerim.