Erdoğan’ın, başbakanlığı boyunca zaman zaman çok ağır ifadelerle eleştirip, cumhurbaşkanı seçildikten sonra gerçekleştirdiği ilk ziyaretinde “Büyük tecrübeniz var, ikazlarınız bize yol gösterir” dediği Demirel, bugüne de ışık tutan değerlendirmelerinden birini vaktiyle şöyle dile getirmişti:
“Demokrasiye geçildikten bu yana, 50-60 döneminde o günkü siyasî iktidarı hırpalamada kullanılan dört slogandan birisi irtica idi, birisi partizanlıktı, birisi rüşvetti, suistimaldi, birisi de pahalılıktı. Bu iddiaları bize de tevcih etmek istediler. Ama ben bunları püskürttüm...” (İslam Demokrasi Laiklik, s. 67 ve 76)
Demirel bu suçlamaları nasıl püskürttü?
“İrticayı koruyor” iddialarına mukabil, laikliği demokratik bir yoruma kavuşturarak din ve vicdan hürriyetinin alanını genişletmeye, dinî hayat üzerinde baskıları kaldırmaya çalıştı.
Kadrolaşırken ve hükümet icraatında partizanlık yapmadı, ehliyet ve hizmeti esas aldı.
Rüşvet ve yolsuzluğa göz yummadı; bu tür iddialar söz konusu olduğunda en yakınlarına dahi kol kanat germedi; yargıya engel olmadı.
Özellikle 65-71 arasındaki iktidarında Türkiye’ye büyüme rekorları kırdıran ekonomik politikalar uygulayarak altyapının inşasına, temel hizmetlerin gelişmesine, refahın yaygınlaşmasına çalıştı; ama müdahalelerden sonraki iktidarlarında, ekonomide de bozulan dengeleri tekrar kurmada, bilhassa enflasyon ve pahalılıkla mücadelede ciddi şekilde zorlandı.
Gelelim, 12 yılı aşkındır aynı ithamlara muhatap olan AKP’nin bunlara karşı ne yaptığına.
Başından beri, malûm çevrelerce laiklik karşıtı faaliyetlerin odağı olarak görülen ve hattâ sırf bu gerekçeyle hakkında kapatma davası açılan AKP, kendisini savunurken Demirel’in bu konulardaki beyanlarını da dayanak gösterdi.
Ama bilhassa üçüncü dönemindeki kimi tavır ve uygulamaları, bazı kesimlerdeki “Din baskısı mı getirilmek isteniyor?” şüphesini besledi.
Partizanlık ve rüşvet, suistimal, yolsuzluk konularındaki tablo da iç açıcı değil. Atama ve icraatlarda partizanlık yapıldığı ve yandaşların kayırıldığı iddialarının ardı arkası gelmezken, yolsuzluk suçlamalarının “paralel yapı ve darbe” iddialarıyla örtbas edilmek istendiği izleniminin giderek ağırlık kazandığı da gözleniyor.
Son örneği, 4 bakanla ilgili komisyon kararı.
Pahalılık ve enflasyon konusunda ise gerek iç ve dış şartlar, gerekse ülkenin ulaştığı gelişmişlik düzeyi AKP’nin işini bir hayli kolaylaştırdı.
Ama orada da sıkıntı işaretleri beliriyor....
*
tweet- CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin: İsmet Paşa ve Atatürk dönemi astığım astık, kestiğim kestik bir dönem aslında (Balçiçek İlter, Habertürk, 5.1.15).