"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Diyasporadan dostluk mesajı

Kâzım GÜLEÇYÜZ
23 Nisan 2015, Perşembe
Bediüzzaman'dan 100 yıl sonra

“Artık yeniden dost olalım. Bunca acı ve çığlıktan sonra dünyaya, dünyanın bu tarafındaki uzlaşma geleneğini gösterelim. Bu, yapmamız gereken şey. Ve yapmak için tam da doğru zaman.”

Bu sözlerin ABD’de, Los Angeles’ta yaşayan bir Ermeniden, yani diyasporadan geldiğini yazdı Verda Özer (Hürriyet, 21.4.15)

Erivan’dan henüz bu anlamda bir mesaj yok. Umarız, diyasporanın “tekrar dostluk”  demeye başlaması, orada da yankı bulur.

En azından sivil toplum cenahında.

Ki, 100. yılına eriştiğimiz sorunun çözümünde etkili olacak öncelikli aktörler, siyasetçilerden ziyade sivil toplum dinamikleri.

Eğer toplumlar arası ilişkiler bilim, kültür, sanat, ekonomi, ticaret, turizm gibi alanlarda ve sağlıklı bir zeminde yapıcı bir anlayışla geliştirilse, ortaya çıkacak olumlu sonuçlar politikacıları da bu çizgiye yöneltir.

Aksi halde, yani meydanın sadece siyasetçilere bırakılması durumunda, menfaat, çekişme, gerilim ve pazarlık eksenli gayri samimî atraksiyonlarla, çözümsüzlük daha da derinleştirilerek ilânihaye devam ettirilir.

Nitekim yakın zaman önce Ankara ile Erivan hükümetlerince başlatılan “açılım”ın akamete uğraması, bunun en taze örneği.

Hem bu duruma son verilmesi, hem de çözüm yolunun açılması için, özellikle gayri siyasî platformlardaki temas ve diyalogların arttırılıp sıklaştırılmasına büyük ihtiyaç var.

Ermeni diyasporasından gelmeye başlayan olumlu sinyaller bu noktada ümit verici.

Bunlarla ilgili olarak, gerek Türkiye kamuoyunun, gerekse dışarıdaki “Türk diyasporası”nın bu sinyalleri çok iyi değerlendirip, diyaloğun güçlenmesine ve daha ileri seviyelere taşınmasına katkıda bulunacak mukabelelerde bulunması son derece önemli.

Her konuda olduğu gibi bu meselede de referans bir isim olan Said Nursî’nin 100  küsur sene önce dile getirdiği ve hâlâ geçerliliğini korumaya devam eden “Şu milletin saadeti ve selâmeti Ermenilerle ittifak ve dost olmaya vabestedir. Fakat mütezellilâne dost olmak değil, belki izzet-i milliyeyi muhafaza ederek musalâha elini uzatmaktır” sözü bu bağlamda çok dikkat çekici ve manidar.

Hrant Dink’e “Allah Bediüzzaman’dan razı olsun” dedirten bu yaklaşım esas alınsaydı 1915’teki o trajik hadiseler yaşanır mıydı? 

Ve mesele bu noktalara gelir miydi?

tweet- Başbakan “Eskiden millî iradenin üzerinde MGK vardı” diyor, peki cemaat operasyonları da Meclisi bypass eden MGK kararlarıyla yapılmıyor mu?

Okunma Sayısı: 1787
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Kadir

    23.4.2015 21:50:41

    AB ye tek CEVAP ver Türkiye. AYASOFYA IBADETE ACILIYOR DE. Bak nasil Ermeni Soykirimi laflarini yaliyorlar.

  • kamil dağıstanlı

    23.4.2015 11:23:54

    Ben Ermeni mezalimine uğramış insanların torunu olarak Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin bahsettiği mütezellilane değil, izzet-i milliyeyi muhafaza etmek şartıyla dostluğu ve barışı kabul ederim.

  • R.Kalyoncu

    23.4.2015 10:19:46

    Bediüzzaman’ın, Münazarat adlı eserindeki beyanatın muhatabı, o zamanki Kürdistan Bölgesindeki Kürt milletidir. O tarihlerde Osmanlıda Ermeni nüfus oranı % 7 civarında iken Doğu Anadolu’da % 15; Bitlis ve Van gibi illerde % 30-40’lara ulaşıyordu. Diğer taraftan, İstibdat gidip, Meşrutiyet gelmesine rağmen, Ermeni isyanı durmamış Rus işgali ile birlikte Bölgede özellikle Van şehrinde Müslüman halk Ermenilerce katledilmiştir. Bugüne gelince; Ermenilerle dostluk tesis edilebilmesi için, öncelikle Ermeni tarafının başta Rusya olmak üzere yabancıların kışkırtmalarına kapılarak isyan etmelerinin ve Ermeni çetelerinin Müslüman halka yapmış oldukları zulümlerin yanlışlığını kabul etmeleri ve ancak ondan sonra Türk tarafının da tehcir hadisesinde meydana gelen haksızlık ve fecaatı kabullenmesi ile mümkün olur. Tek taraflı dostluk elinin uzatılması ile bir neticeye varılması mümkün değildir.

  • Hüseyin İLHAN

    23.4.2015 07:25:03

    AKP politikacıları geçmişi kötüleyerek başarılı olduklarını zanneden DEVEKUŞu misali halindeler.Özelleştirdikleri tesisler,aldıkları oyların yetiştirildiği o binbir emekle gelişmesi sağlanan yetişmiş kadrolar hatta san.mustafi başbakan ve şimdiki başbakanın okudukları İHO utanmadan,sıkılmadan yok saydıkları AP zamanında olanlardır.Tek parti içinde dahi hür ortamı tesis edemeyen,4 farklı siyasi parti ile hükümet olmayı sağlayıp yürütenleri takdir etmesini beklemek abestir.

  • Said Yüksekdağ

    23.4.2015 03:37:13

    100 yıldır devam eden bu ihtilaf, Üstadımın bu güzel sözünden istifade edilerek ve Risale-i Nur'daki uhuvvet, muhabbet ve ihlas düsturları dikkate alınarak son bulur inşâallah.. "Şu milletin saadeti ve selâmeti Ermenilerle ittifak ve dost olmaya vabestedir. Fakat mütezellilâne dost olmak değil, belki izzet-i milliyeyi muhafaza ederek musalâha elini uzatmaktır”

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı