Risale-i Nur neşriyatına Kültür Bakanlığınca getirilen keyfî bandrol engelinin 8. ayını doldurup 252. gününe eriştiği bir noktada, durduk yere çıkarılan sorunun güya çözümü adına Meclisten geçirilip risaleleri “kamuya mal eden” düzenlemeye istinaden çıkarılan kararnamenin eserlerle ilgili olarak yetkili kıldığı Diyanet’in, geçen hafta risale yayıncıları ile yaptığı toplantıyı kısaca değerlendirecek olursak:
Konuyla ilgili herkesin, kimse dışlanmadan davet edildiği böyle bir toplantının nihayet yapılması, çok geç de olsa memnuniyet verici.
Keşke işin başında yapılsaydı da, bandrol keyfîliğinin risale neşriyatında yol açtığı kesintiye ve de tartışmalara meydan verilmeseydi...
Kültür Bakanlığının ısrarla kaçındığı kapsamlı buluşmayı düzenlemek Diyanet’e nasip oldu; ama yargıdan dönme ihtimali çok yüksek hukuksuz bir yetkilendirme emrivakisi ile.
“Devlet tekeli” getiren kanun AYM’nin, ona istinaden çıkarılan kararname de Danıştay’ın gündeminde. Ve ikisinin de iptali isteniyor.
Çıkabilecek iptal kararları, Diyanet’e verilen yetkiyi ve buna dayanılarak yapılacak tasarrufları hükümsüz kılıp akamete uğratabilir.
Toplantı için de şunları ifade edebiliriz:
Yeni Asya’yı Neşriyat Koordinatörümüz Abdullah Eraçıkbaş ile Avukatımız Kadir Akbaş’ın temsil ettiği toplantı, İhlas Nur Neşriyat dışındaki bütün yayınevlerinin iştirakiyle yapıldı.
İhlas Nur’un katılmama sebebi, başlatılıp bu noktaya gelmesinde aktif rol oynadığı sürecin, arzu ettiği şekilde gelişmemesi olabilir mi?
Başkan Görmez’in sözlerinden çıkan sonuç:
Diyanet kararname ile verilen yetkiyi ilânihaye elinde tutmak niyetinde olmadığı gibi, herhangi bir vakfa devretmeyi de düşünmüyor.
Aslına uygun olmak şartıyla, isteyen herkesin eserleri basabilmesinden yana. Basılacak eserler için telif bedeli de talep etmeyecek.
Ayrıca risalelere lûgatçe, ayet-hadis mealleri ve kaynak dipnotları konulmasını “tahrifat” olarak vasıflandıran itirazlara da iştirak etmiyor.
Görmez’in bu yaklaşımı, kurulacak yeni düzen ve sistemle eserlerin kendi istedikleri tarzda neşir hakkının kendilerine verileceğini hesap edenleri hayal kırıklığına uğratmış olmalı.
Konuyu yine Diyanet’le bağlayalım:
Görmez’in iyiniyetine güveniyoruz. Ancak Diyanet bürokrasisinin tavrıyla ilgili olarak Bizzat Başkanın anlattığı anekdot düşündürücü:
Rusya’da risalelerle ilgili sıkıntı başlayınca konu oradan Diyanet’e sorulmuş, Din İşleri Yüksek Kurulu “Bizi ilgilendirmez” diyecekmiş ki, o zamanki konumuyla Başkanvekili olan Görmez son anda müdahale edip düzgün bir cevap vermiş. Risale-i Nur Diyanet bürokrasisine bırakılırsa yaşanacaklara tipik bir örnek...
tweet 1- Millî Eğitim Şûrasında İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinin adına dokunulmasın kararı çıkmış. Demokraside Atatürkçülük diye ders olur mu?
tweet 2- Eğitim Şûrasının “İnsan Hakları ve Demokrasi dersi kalksın, İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük sürsün” kararı Osmanlıca polemiğiyle örtülmemeli.