Millîleştirmek, kamulaştırmak, devletleştirmek... Özel mülkiyet alanındaki varlıkların devlete devrini ifade etmek için kullanılan kelimeler.
Gelinen noktada millîleştirme ve devletleştirme yerine daha ziyade kamulaştırma tabiri tercih ediliyor. Meselâ yapılacak yol güzergâhındaki bina, arsa, tarlalar... rayiç bedel üzerinden tesbit edilen bir miktara göre devlet veya belediye tarafından satın alınıyor ve bu işleme kamulaştırma ya da istimlak adı veriliyor.
Vaktiyle moda olan ve özel mülkiyeti tanımayıp herşeyin devlete ait olmasını savunan sosyalist rejimlerde, fabrikalar, işyerleri, tesisler de kamulaştırılıyordu.
Türkiye de yakın zamanlara kadar, ekonominin büyük ölçüde devlete bağımlı olduğu bu tür bir sistemle yönetildi. Öyle ki, bizim için Küba ve Kuzey Kore dışında dünyadaki son sosyalist devlet nitelemesini yapan siyasetçiler dahi gördük.
Gelinen noktada ise tarifi mümkün olmayan bir karmaşa ile karşı karşıyayız.
Bir tarafta, yıllar içinde kurulan büyük tesis ve fabrikaların özelleştirme adı altında yer yer haraç mezat satılıp birilerine peşkeş çekildiği; diğer tarafta özel kesime ait firma ve holdinglerle bunlara ait kuruluşların kayyım ve TMSF operasyonlarıyla el konulup devletleştirildiği ve sonra yine özel olarak kayırılan birilerine transfer edildiği çelişkili bir tablo...
Bu, işin ekonomiye bakan yönü.
Bunun yanında dinî ve manevî değerlerin bile “devletleştirilmesi” söz konusu.
Tipik örneklerinden biri, gerçekte dinî bir kavram olan ve ecrini sadece Allah’ın vereceğine inandığımız şehitlik payesinin, kriterleri devlet tarafından belirlenip ayrımcı yaklaşımlarla uygulamaya konulan “resmî bir statü”ye dönüştürülmesi.
Veya camide İstiklâl Marşı okutulması.
Yahut, Başbakanın yakınlardaki bir beyanında Hz. Ali’ye (ra) atfettiği “Herkesi affedin, ama vatana ihanet edenler hariç” sözü. Tamamen devletçi, ideolojik ve ötekileştirici bir nitelik kazanmış olan “vatana ihanet” ithamının Hz. Ali’nin ismi kullanılarak telâffuz edilmesi, tipik ve veballi bir istismardan başka ne olabilir?
Oysa dinî değer millîleştirilemez.
***
Nagehan Alçı: Eğitimde temel sorun Kemalizm. Allah aşkına, “Atatürk ilke ve inkılaplarına göre din anlatımı” diye bir başlık olabilir mi?
“Anayasal düzeni kaldırmaya teşebbüs”le suçlanıp darbecilik ithamıyla yargılananların bile tahliyesine başlanmışken gazeteciler hâlâ içeride.
Hele bugünün dünyasında hiçbir yönetim hukuksuzluk ve keyfîlikler üzerine oturamaz. Bu tür uygulamalar ilanihaye sürdürülemez.