"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dindarlar ve siyaset

Kâzım GÜLEÇYÜZ
18 Ocak 2015, Pazar
Bediüzzaman, Âl-i Beyt olarak anılan Peygamber nesli hilâfete daha lâyık ve müstehak iken devlet idaresinin neden onlara nasip olmadığını kader ve hikmet cihetleriyle yorumlarken, geçerliliğini hiçbir zaman kaybetmeyecek olan son derece önemli prensiplere dikkat çekiyor.

Dünya saltanatının aldatıcı olduğunu hatırlattıktan sonra, hilâfet ve saltanat makamına geçecek kişinin bu aldatıcı cazibeye kendisini kaptırıp aldanmamak için ya peygamber gibi masum, veya Dört Halife, Ömer bin Abdülaziz ve Abbasî Halifesi Mehdî gibi “harikulâde bir zühd-ü kalbî” sahibi olması gerektiği gerçeğini vurguluyor.

Mektubat’ta dile getirilen (s. 172) bu gerçeğe, Emirdağ mektuplarından birinde de daha değişik ifadelerle tekrar dikkat çekiliyor. Bu mektubunda Bediüzzaman, “güneş gibi imanlar taşıyan bir kısım sahabeler, onlara benzeyen mücahitler ve selef-i salihîn” dışında, “Siyasetçi, ekserce tam müttakî dindar olamaz. Tam ve hakikî dindar ve müttakî olanlar, siyasetçi olmazlar” diyor (Emirdağ L., s. 113).

Ve devamında, siyaseti asıl maksat yapanların gündeminde dinin ister istemez ikinci planda kalacağını ifade ediyor. Oysa hakikî dindar için bütün kâinatın gayesinin iman ve ibadet olduğunu, siyasetle ilginin ise ikinci üçüncü derecede ve siyaseti—eğer mümkünse—dine ve hakikate alet ve hizmetkâr kılmakla sınırlı olduğunu bildiriyor.

Üstad Bediüzzaman Said Nursî, münhasıran dine hizmet için yola çıkmış olan insanların siyasetle ilişkisini böyle bir temele oturtarak, dini ve hizmetkârlarını politik çekişme ve mücadelelerin getireceği kirlenme ve şaibelerden uzakta tutmanın da yolunu açmakta.

Bu temel ölçü, prensip, mesaj ve uyarılara itibar etmeyerek ve dindar kimliklerini öne çıkararak siyaset arenasına atılanlar ise, zaman içinde bu kimliklerinde çok ciddî bir erozyon yaşıyorlar. Üstelik bu erozyon, daha işin başında çok ciddî hedef sapmaları ile başlıyor. 

(...) Öte yandan, siyasetin yolsuzluk, hortumculuk ve yandaşlara menfaat dağıtma şaibesiyle iyice kirlendiği bir ortamda, dindar kimlikleriyle siyasete soyunan kadroların da seçimle elde ettikleri makamları benzer şekilde kullandıkları görüntüsü, önemle üzerinde durulması gerekli bir konu. (...)

Siyasetin “rant ve menfaat kavgası”na dönüştürüldüğü günümüz ortamı, maalesef dindar kimlikleri de sür’atle dejenere ediyor ve aşındırıyor. (Bu yazı 12 seneyi aşkın bir süre önce, 22.10.02 günü bu köşede yayınlandı.)

Okunma Sayısı: 3553
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Fahri

    20.1.2015 22:20:02

    Bu yazıyla aslında bugünlere değil bütün zamanların siyasetine bir ışık tutma var. Kaynağı Kuran olan bir eser tabiki de Kuranın bazı özelliklerinin tesirindedir. Anlayana çok mesajlar var. Kâzım Abi Allah Razı olsun.

  • Sedat

    18.1.2015 20:37:30

    Bende değişik bir açıdan bakayım. Kazım abi, yazı yazmayımı bıraktı? Artık zormu geliyor? Niye birkaçgündür eski yazıları yayınlanıyor merak ettim.

  • ali vefalı

    18.1.2015 14:06:53

    Sayın yazarımız Üstadın görüşleri doğrultusunda 13 yıl evvel yazmış ve görüyoruz ki aynen çıkmıştır. İslamiyetin içi muazzam şekilde boşaltılmış, sulandırılmış, doğrular ters yüz edilmiş, dehşetli bir menfaat piramidi kurulmuş, kritik etmek ise yasaklanmıştır. Aynı sulandırmalar Risalei Nurlar içinde çok sinsi şekilde, şiddetle devam ettirilmektedir.

  • garip talebe

    18.1.2015 10:50:24

    Boyle yazilarin arada bir ibret olarak yazilmasi lazim ki Yeniasya'nin Risale-i Nur prensipleriyle ne kadar isabetli olaylari müşahede ettigi anlasilsin.Tabi cerbezeye kapilmis ruhlar yine anlamayacaktir.

  • HÜSEYİN İLHAN

    18.1.2015 07:30:44

    Muhterem ağabeyim,nasıl aziz üstadımız nerede ise yüz yıla yakın önceden haber verdiği hakikatler ter-ü taze ise,sizlerinde 12 yıl evvel kaleme almış olduğunuz yazınızın istinadgahı bu hakikat ve aziz üstadımızın dersi olursa elbette bugünde bu şaşmaz bir doğruluk olarak karşımıza çıkar.Heyhaat din,iman,hak ve adalet diye diye iktidara gelenler maalesef en çok zarar veren,riyakar,sahtekar ve hırsızlık ,yolsuzlukta sınırsız ,adaleti iğfal etmede vicdansızca bunu işlemekteler.CENNET UCUZ OLMADIĞI GİBİ,CEHENNEM DAHİ LÜZUMSUZ DEĞİLDİR kaidesinin olmasının himeti buradadır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı