Prof. Dr. Mümtaz Soysal, 1995 Mart’ında verdiği bir konferansta Cumhuriyetin ilk 15 yılını “devrimci dönem” olarak vasıflandırırken, son 15 yılın ise “şaşkınlık dönemi” olduğunu söylemişti. Ve 1950’lerden sonra devrimlerden yavaş yavaş “ödün”ler verildiğini ifade ile şöyle demişti:
“Yarım kalmış bir devrim, tamamlanmadan demokrasinin kurbanı oldu.”
Bu ifade, Türkiye’de Atatürkçülerin müzmin çelişkisini yansıtıyor:
Devrimler mi, demokrasi mi?
Kemalistlerin demokrat olmayı niye bir türlü başaramadığının izahı, işte bu derin çelişkide saklı. Ama bu çelişki sadece onların değil, tümüyle Türkiye Cumhuriyeti devletinin problemi.
Demirel 1966’da şöyle demişti:
“Gerçekleştirilmiş olan bütün inkılâplarımız devlet baskısı ve kanun gücü ile başarılmaya çalışılmıştır. Hiçbirinde halkın desteği aranmamıştır. Demokratik metod olan ikna ve aydınlatma yoluna hiçbir zaman gidilmemiştir.”
Rejimin dondurduğu problemlerin bugün daha da büyüyerek bünyeyi sarsacak boyutlara erişmesi, işte bu gerçeğin bir neticesi. Türkiye, devrimler ve demokrasi çelişkisini mutlaka en kısa zamanda çözmek mecburiyetinde. (...)
Bu ikilemi aşmanın yolunu, Said Nursî 1946’da devrin CHP Genel Sekreteri Hilmi Uran’a yazdığı mektupta, “İnkılâp kusurlarını, o inkılâpları yapan birkaç adama yükleyip bu ağırlıktan kurtulun; o kusurların yol açtığı tahribatı tamire çalışın, din ve milletle barışın” mealindeki tavsiyesi ile ortaya koymuştu.
Bu tavsiyeyi siyaset diline aktaran isim ise, DP hükümetinin Başbakanı Adnan Menderes oldu. İnkılâpların halka mal olanlar ve olmayanlar şeklinde tasnif edilip, mal olanlarla devam edilmesi, olmayanlarda ısrar edilmemesi ve onlardan vazgeçilmesi gerektiğini söyledi Menderes. Hazin âkıbetinin asıl sebebi belki de buydu. Oysa söylediği şey gayet demokratik, mâkul ve gerçekçiydi; hâlen de uygulanmayı bekliyor.
Türkiye’nin ihtiyacı, ilk olarak Bediüzzaman’ın gündeme getirdiği ve ardından Menderes’in seslendirdiği formülü hayata geçirmek.
Müflis Proje Kemalizm, s. 81-4
***
- “15 Temmuz’la hesaplaşma ve örgütle mücadele” iddiasını darbeyle de, terörle de hiçbir ilgisi olmayan masumlara zulmün bahane ve gerekçesi olarak kullanan zihniyete lânet olsun. Bu zulmü yapanları, arka çıkanları ve sessiz kalanları bir kez daha Kahhar-ı Zülcelale havale ediyoruz
- Artarak devam eden zulümler bir an önce durdurulsun - http://www.yeniasya.com.tr/video/artarak-devam-eden-zulumler-bir-an-once-durdurulsun_447063