"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Devlet gölge etmesin, yeter

Kâzım GÜLEÇYÜZ
15 Ekim 2016, Cumartesi
Cemaatler semineri (2)

Cemaatler modern çağın ortaya çıkardığı oluşumlardır. Daha öncesinde tarikatler var. Hak tarikatlerin her birinin Asr-ı Saadete ve bir Sahabeye uzanan kökleri mevcut ve bunlar asırlar boyunca tekkelerde, zaviyelerde Müslümanların manevî hayatının zenginleşmesine çok önemli hizmetler yapmışlar.

Ama akıl ve bilimin öne çıktığı yeni çağda artık tarikatler bu çağın ihtiyaçlarına cevap veremediğinden Üstad Bediüzzaman “Zaman tarikat zamanı değil, hakikat zamanıdır” demiş. Çünkü tarikat daha ziyade teslimiyete, kuvvetli imana dayanan bir disiplini gerektiriyor, ama bu zamanda imanlar ciddî manada sarsılmış, dolayısıyla öncelik imanların yeniden inşa ve tahkiminde olmalı. 

İmanın da aklî ispatlarla izah edilmesi gerekiyor. Risale-i Nur bu temel üzerine telif edilen bir Kur’an tefsiri ve bu eser ekseninde Nur cemaati diye bir cemaat meydana gelmiş ve bu hizmet her türlü baskıya rağmen büyüyerek, yayılarak devam ederken zaman içinde cemaate dönüşen başka birtakım oluşumlar ortaya çıkmış ve onlar da kendi hizmet alanlarında önemli boşlukları doldurmuşlar. 

Devlete hakim olan ideolojik zihniyetin onlara yasadışı yeraltı örgütü nazarıyla bakıp iç tehdit olarak görmesine rağmen.

Halbuki bunlar bizim sosyal dokumuzun son derece önemli unsurlarıdır. Türkiye bunları sosyolojik gerçekler olarak kabul ederek anlamaya çalışıp —yönetenler açısından söylüyorum— ona uygun birtakım yaklaşımlar geliştirmeyi başaramadığı takdirde gerilim hep devam edip gider. 

Cemaatlerin de devlete şunu söylemeleri lâzım: ‘Senden birşey istemiyorum, gölge etme, başka ihsan istemem. Benim hizmetlerimi özgürce yapabileceğim demokratik ortamı sağla, yeter.’ 

Bunu deyip, aslî hizmetlerine âcilen dönmeleri ve hep orada kalmaları lâzım. Ve önümüzdeki dönemde bu hizmetlere duyulan ihtiyaç çok daha fazla artacak.

Çünkü son dönemde maneviyat ve ahlâk alanında çok endişe verici gerileme ve yozlaşmalar yaşanıyor. Özellikle gençlerin manevî ve ahlâkî değerlerle takviye edilmesi noktasındaki ihmal ve boşluklar, son derece vahim sonuçlar doğuruyor. Manevî tahribatın tamiri ve yeni nesillere sahip çıkılması noktasında cemaatlerin manevî hizmetleri çok daha fazla önem kazanacak.

Yarın: Cemaatler resmî kalıplara hapsedilemez.

Ümit Kocasakal’a: Nur cemaati cumhuriyet ve demokrasinin güvencesi, birlik ve beraberliğin sigortası, asayiş ve huzurun manevî muhafızıdır.

Bediüzzaman’ın demokrasiye İslamî referanslarla sahip çıkıp kardeşlik ve müsbet harekete dayanan yaklaşımı köklü cemaatlere de mal olmuştur.

Siyasallaşma ve ticarîleşme tuzağına düşürülememiş olan köklü cemaatler, demokrasi, barış, huzur, birlik ve asayişin en sağlam güvencesidir.

Okunma Sayısı: 5226
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Raşit Duran

    15.10.2016 16:42:59

    Tıpkı "doğru Islam ve Islama layık doğruluk" hakikatinda olduğu gibi cemaatlar hakkında doğruların bilinmesi manasında yaptığınız seminer çok ehemmiyetlidir. Hem de böylesi süreçlerde. Zira resmi otoritenin cemaatlara alternatif çalışmalar yaptığını medyadan takip ediyoruz. Bilhassa siyasi otoriteye bağlı ve onun emrindeki DIB in "cemaat buluşmaları" yahut "gençlik kolları" adı altında faaliyetlerinden haberdarız. Siyasi iktidarlar değiştikce kime hizmet edeceği belli olmayan bu tür teşekküller dini olmaktan daha çok siyasi oluşumlar olacaktır. Bunun için böylesi faaliyetleriniz inşaallah hayırlı ve semere li olacaktır diye dua ile takip ediyoruz.

  • Fatıma

    15.10.2016 12:09:23

    Gerçekten cemaatler daha bir önem kazanmaya başladı. Toplumda çok derin manevi boşluklar var. Devlet cemaatlere ve tarikatlara uygun demokratik ortamı sağlasın yeter. Bugünkü durumu görüyoruz sonuçları da ortada bir zamanlar kendi eliyle yerleştirdiği topluluğu şimdi elinden çıkarmaya çalışıyor. Herkes işini yapsın siyasetçi dini siyasete alet etmesin. Din öyle siyasete alet olacak bir kavram değil. Yoksa olan islama ve garip müslümana oluyor olan.

  • Kürşat

    15.10.2016 10:55:02

    Türk Milletinin tüketim ahlakıyla şımartılmış, her şeyi enesi için yapan bireysel fertlere değil, İnsanlığın problemlerini dert edinerek, ilim ve irfanla terbiye edilen, paylaşımcı nesillere ihtiyacı vardır.

  • Raşit Duran

    15.10.2016 09:09:39

    (4) Ancak bu sayede toplumsal barış tesis edilebilir, ülke manen ve maddeten terakki eder, bölgesine de numune-i imtisal olabilir, dünyanın sulh-u umumisine de namzet olur. Yoksa asrın ruhuna ters vaziyet almakla, tek adam rejimi tesis etmekle, toplumsal mağduriyetleri netice veren antidemokratik uygulamalarla değil.

  • Raşit Duran

    15.10.2016 09:01:57

    (3) Şimdi Asır hürriyet, meşveret ve sahs-ı manevi asrı. Zamanın ruhuna ve gidişatına ters bir vaziyet alarak bütün güç ve yetkilerin elinde olacağı bir tek adam rejimi tesis etmek hem akıl karı değil hem de pek mümkün görünmemekte. Bilakis istidat ve kabiliyetlerin gelişmesine medar bir hürriyet, kuvvetin kanunda olduğu gerçek bir adalet, toplumsal barışı temin edecek bir meşveret, ittihad ve tesanüd, ve bunları bünyesinde barındıran, temel hak ve hürriyetlerin kamil manada kullanıldığı hakiki manada bir demokrasi tesisi için cehd ve gayret sarf edilmelidir.

  • Raşit Duran

    15.10.2016 08:48:37

    (2) Dün laikliği istismarla suistimal eden siyasiler bugün de- Bilhassa demokratik yollardan iktidara gelen siyasi parti- Demokratik sistemi suistimal ve istismar etmekle tek adam rejimi olan Başkanlığı dayatmakta. Şöyle ki, Parlamenter Demokrasiyi kilitleyip çalışmaz hale getiren uygulamalar yapıyor sonra da halka "sistemde sorun var!" diyorlar. Meselâ Anayasada Cumhurbaşkanının görev, yetki ve sorumlulukları belli. Ama Anayasada olmayan uygulama ile fiili durum oluşturmak gibi. Hem mesela sistemde yürütme organı hükümet olup başı da Başbakan iken Cumhurbaşkanının Başbakan gibi hareket etmesi. Demek sorun sistemde değil sistemin suistimal ve istismar edilmesinde.

  • Raşit Duran

    15.10.2016 08:33:37

    (1) Laik Cumhuriyetin "dinsizlik demek olmadığını" tarafsızlık düsturuyla "dinsize ilişmediği gibi dindara da ilişmez " demek oldugunu hepimiz biliyor ve kabul ediyoruz. Fakat maalesef Türkiye'de bir kısım siyasiler dinsizligi siyasetlerine alet ederek laikliği suistimalle cemaatlara mesafeli durmuşlar; diğer bir kısım siyasetçiler de dini siyasetlerine alet ederek laikliği istismarla cemaatları arka bahçesi gibi görmüşlerdir. Her iki yanlış siyasetin bedelini halk ödemiş, nifak ve Şikak, kin ve adavete sebep olmuş, toplumsal barış bir türlü tesis edilmemiştir.

  • Mehmet

    15.10.2016 03:21:55

    Soylememeleri ifadesi soylemeleri seklinde olmayacak mi?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı