Cemaatler modern çağın ortaya çıkardığı oluşumlardır. Daha öncesinde tarikatler var. Hak tarikatlerin her birinin Asr-ı Saadete ve bir Sahabeye uzanan kökleri mevcut ve bunlar asırlar boyunca tekkelerde, zaviyelerde Müslümanların manevî hayatının zenginleşmesine çok önemli hizmetler yapmışlar.
Ama akıl ve bilimin öne çıktığı yeni çağda artık tarikatler bu çağın ihtiyaçlarına cevap veremediğinden Üstad Bediüzzaman “Zaman tarikat zamanı değil, hakikat zamanıdır” demiş. Çünkü tarikat daha ziyade teslimiyete, kuvvetli imana dayanan bir disiplini gerektiriyor, ama bu zamanda imanlar ciddî manada sarsılmış, dolayısıyla öncelik imanların yeniden inşa ve tahkiminde olmalı.
İmanın da aklî ispatlarla izah edilmesi gerekiyor. Risale-i Nur bu temel üzerine telif edilen bir Kur’an tefsiri ve bu eser ekseninde Nur cemaati diye bir cemaat meydana gelmiş ve bu hizmet her türlü baskıya rağmen büyüyerek, yayılarak devam ederken zaman içinde cemaate dönüşen başka birtakım oluşumlar ortaya çıkmış ve onlar da kendi hizmet alanlarında önemli boşlukları doldurmuşlar.
Devlete hakim olan ideolojik zihniyetin onlara yasadışı yeraltı örgütü nazarıyla bakıp iç tehdit olarak görmesine rağmen.
Halbuki bunlar bizim sosyal dokumuzun son derece önemli unsurlarıdır. Türkiye bunları sosyolojik gerçekler olarak kabul ederek anlamaya çalışıp —yönetenler açısından söylüyorum— ona uygun birtakım yaklaşımlar geliştirmeyi başaramadığı takdirde gerilim hep devam edip gider.
Cemaatlerin de devlete şunu söylemeleri lâzım: ‘Senden birşey istemiyorum, gölge etme, başka ihsan istemem. Benim hizmetlerimi özgürce yapabileceğim demokratik ortamı sağla, yeter.’
Bunu deyip, aslî hizmetlerine âcilen dönmeleri ve hep orada kalmaları lâzım. Ve önümüzdeki dönemde bu hizmetlere duyulan ihtiyaç çok daha fazla artacak.
Çünkü son dönemde maneviyat ve ahlâk alanında çok endişe verici gerileme ve yozlaşmalar yaşanıyor. Özellikle gençlerin manevî ve ahlâkî değerlerle takviye edilmesi noktasındaki ihmal ve boşluklar, son derece vahim sonuçlar doğuruyor. Manevî tahribatın tamiri ve yeni nesillere sahip çıkılması noktasında cemaatlerin manevî hizmetleri çok daha fazla önem kazanacak.
Yarın: Cemaatler resmî kalıplara hapsedilemez.
Ümit Kocasakal’a: Nur cemaati cumhuriyet ve demokrasinin güvencesi, birlik ve beraberliğin sigortası, asayiş ve huzurun manevî muhafızıdır.
Bediüzzaman’ın demokrasiye İslamî referanslarla sahip çıkıp kardeşlik ve müsbet harekete dayanan yaklaşımı köklü cemaatlere de mal olmuştur.
Siyasallaşma ve ticarîleşme tuzağına düşürülememiş olan köklü cemaatler, demokrasi, barış, huzur, birlik ve asayişin en sağlam güvencesidir.