Son dönemdeki işaretlerde gözlenen ve bunlardan hareketle hissedilen o ki, iktidar cenahında alttan alta ciddî bir ayrışma yaşanıyor ve tırmanıyor.
Zorlu bir çekişmeye dönüşme potansiyeli taşıyan bu ayrışmanın odaklandığı konu şu: OHAL tamam mı, devam mı?
Bir kanat, OHAL uygulamalarının gerek ülke içinde, gerekse dış ilişkilerde giderek büyüyen sorun, kriz ve gerilimlere yol açtığını görüyor ve bu yüzden, artık normalleşilmesi gerektiğini savunuyor.
Kuvvetle muhtemel ki, bu talepte, iyice şirazeden çıkan f.ö operasyonlarının bumerang gibi dönüp iktidarı vurma noktasına gelmesinden duyulan kaygıların da önemli bir etkisi var ve sırf bu endişeyle konunun kapatılması isteniyor olabilir.
Yaşananların ödeteceği siyasî faturanın korkusu ve tek taraflı beyin yıkamayla dumura uğratılan vicdanî duyarlılığın, olup bitenlerin ulaştığı vahim boyut karşısında artık daha fazla susturulamaz hale gelmiş olması da, yabana atılmaması gereken diğer etkenler olmalı.
Öbür tarafta ise, açılan f.ö gediğinden yakaladıkları ucu bırakmayıp, işi gittiği yere kadar götürmek ve yapılan operasyonları topyekûn bir dindar tasfiye ve kıyımına dönüştürmek isteyenler mevcut.
Bunların içinde, boşa çıkan Ergenekon ve Balyoz operasyonlarının rövanşını alma hesabı yapanların olduğu da söyleniyor. Hatta bu niyet ve kastını açık açık dile getirenlerin varlığından söz ediliyor.
Bu furyada gözaltıların pazarda domates satan veya hac yolculuğuna çıkan teyzelere uzanması, böylesine bir gözü dönmüşlüğün işi nerelere kadar vardırabildiğinin son derece çarpıcı örnekleri.
Yargının siyasî ve ideolojik bir hesaplaşma zemini ve aracı haline getirilmesinin doğurduğu sıkıntılı sonuçlar bunlar.
Bu durumdan çıkılabilmesi için öncelikle emniyet ve yargı başta olmak üzere bütün devlet mekanizmasını kilitleyen OHAL düzeninin sona ermesi birinci şart.
Bilhassa yargı âcilen normalleşmeli ki, hukuku işler hale getirip yargı kaynaklı mağduriyetleri bitirmenin yolu açılabilsin.
Dileğimiz, mücadeleyi normalleşme ve hukuktan yana olan anlayışın kazanması.
***
-Her kıştan sonra bir bahar, her geceden sonra bir sabah olduğu gibi, masum mağdurların da bir sabahı, bir baharı olacak inşaallah.
-Yaşa bağlı ağır hasta olduğunu öğrendiğimiz Ali Çeleğen’e ve tedavi gören Kastamonu Temsilcimiz İbrahim Vapur’a hayırlı şifalar diliyoruz.
-Gazetecilik seminerleri için gençleri bekliyoruz - http://www.yeniasya.com.tr/video/gazetecilik-seminerleri-icin-gencleri-bekliyoruz_440483