Türkiye uzun yıllar, şimdiki iktidarın başkanlık projesi için referans gösterdiği şeflik rejiminde ve ardından, o rejime vücut veren ideolojinin marifeti olan ihtilallerde ayyuka çıkan azınlık tahakkümünden çok çekti.
50 öncesi tek parti döneminde millet çoğunluğunu sıkboğaz eden bu tahakküm, çok partili sisteme geçildikten sonra da devletin kritik kadrolarını elinde bulunduran ve kendilerini “elit, seçkin” zümre olarak gören kesimler eliyle eskisi gibi devam ettirildi.
Milletin ekseriyeti “cahil oy çoğunluğu” diye aşağılandı; “Dağdaki çobanın oyu ile profesörün oyu bir mi?” mukayeseleri yapıldı ve çoğunluğun seçtiği siyasetçiler, milletin ordusu kullanılarak silah zoruyla alaşağı edildi.
Cumhurbaşkanı ve milletvekilleri itilip kakılarak zindanlara tıkıldı; başbakan ve bakanlar asıldı; ağır cezaevi şartlarına dayanamayıp can verenler oldu; milletin reyleriyle seçildikleri görevlerden zorla uzaklaştırılan ve tek “suç”ları ülkeye hizmet etmeye çalışmak olan insanlara siyaset yasağı konuldu...
Keza din ve vicdan, düşünce ve ifade özgürlükleri başta olmak üzere milletin temel hak ve hürriyetleri ağır baskı altına alındı. Laiklik adına yapılan, ama gerçek laiklikle de alâkası olmayan bu baskılarla, dindarlık tehdit ve tehlike olarak gösterilmeye çalışıldı.
Bugün AKP’ye verilen halk desteğinin arkasında, darbelerin asıl mağduru olan demokrat geleneği etkisizleştirip siyaset sahnesinden silmeye ve böylece milleti alternatifsiz bırakmaya yönelik siyaset ve toplum mühendisliği projelerinin yanında, bunların toplumsal bilinçaltında meydana getirdiği derin travmaya dayalı böyle bir birikim var.
15 Temmuz da bu birikimi ateşledi.
Ama gelinen noktada, bu durumun mevcut iktidarı pekiştirerek sürdürmek ve millet çoğunluğunun sandıkta kendi şartları içinde verdiği desteği, ülkeyi tek adam sistemine götürmek için kullanıldığı; millet iradesinin iktidara verilen oylarla tanımlandığı; farklı görüş ve fikirlerin dikkate alınmadığı, hattâ işin yer yer “Ya bendensin ya düşmanımsın” anlayışıyla siyasî muhalifleri adeta hain etme raddesine vardırıldığı; hukukun en temel prensiplerinin fütursuzca ihlal edildiği çok sıkıntılı bir tablo ile karşı karşıyayız.
Demokrasimizin yeni sınavı bunu aşmak.
Vekilleri tek tek uyaralım... - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/vekilleri-tek-tek-uyaralim_421203 … @yeniasya aracılığıyla
TOBB Başkanı kaç yıllık hikâyeyi yine tekrarlamış: “Her üyemiz bir kişiyi istihdam etsin.” Ya uyulmuyor veya işe yaramıyor ki, tablo ortada!
Yatırım-üretim artmadan ve bunun en önemli şartı olan güveni sağlayacak hukuk ve demokrasi ortamını sağlamadan işsizlik sorunu çözülür mü?
Hisarcıklıoğlu, işsiz sayısındaki ürkütücü artışa OHAL KHK’larıyla yapılan on binlerce yargısız ihracın katkısı için de bir-iki laf etse ya...