AKP’nin 7 Haziran hüsranı sonrası partide başlayan özeleştiriler içinde en dikkat çekenlerden biri, eski Bakan Hayati Yazıcı’nın “Cari açık önemliydi, ama demokrasi açığı da oluşturduk” tesbitiydi.
Özellikle 3. iktidar döneminde peş peşe çıkarılıp son zamanlarda tek tek AYM’den dönen antidemokratik kanunlar ve ayyuka çıkan keyfî, hukuk dışı uygulamalar, bu çok önemli tesbitin somut örnek ve açılımlarıydı.
İktidarın bu istikamete dümen kırarken gösterdiği tek gerekçe, birden farkına varıp “ikinci İstiklal Savaşı” gibi abartılı benzetmelere konu ettiği “paralel yapı” tehlikesiydi.
Artık bir numaralı ulusal güvenlik tehdidi, devlet içinde yapılanan “paralel örgüt”tü...
AKP bu karara vardıktan sonra, son derece keskin bir U dönüşü yaparak, 12 yıl boyunca beraber çalıştığı cemaate tam manasıyla cephe aldı; kurumlarını çökertmek için elinden gelen bütün çabayı gösterdi ve gösteriyor.
Bunu yaparken de referans ve dayanak olarak, gizli anayasa ve kırmızı kitap diye anılan Millî Güvenlik Siyaset Belgesini esas aldı.
Böylece, darbe anayasasını değiştir(e)meyen AKP, gizli anayasanın tatbikatçısı oldu.
Bu durum, Yazıcı’nın vurguladığı “demokrasi açığı”nın daha da büyümesine yol açtı.
İşin enteresan ve ibretli tarafı, demokrasi açığı büyüdükçe güvenlik açığı da büyüdü.
Sonuçta, eski devirlerde defaatle yaşanan kısır döngü bir kez daha tekrarlandı. Güvenlik gerekçesiyle demokraside yapılan kısıtlama ve daraltmalar güvenliği de zora soktu.
Bu defaki farklılık, oluşan güvenlik zaafiyetinde, güvenlik ve yargı kadrolarına yönelik olarak başlatılmış olan cadı avının etkisiydi.
Söz konusu operasyonlarla, terör başta olmak üzere organize suçlarla mücadelede önemli bir tecrübe birikimine sahip olan kadrolar biçilip tasfiye edildi ve böylece ülke güvenliğinde ciddî boşluk ve zaafiyetler oluştu.
Bu durum, silahlı muhalefeti aktif şekilde destekleme esası üzerine bina edilen Suriye politikasının yol açtığı sonuçlarla birleşince, istihbarat zaafiyetinden sınır güvenliğindeki boşluklara, bir dizi riski beraberinde getirdi.
Çözüm süreciyle birlikte bölgede alan hakimiyetinin terör örgütüne kaptırılması da, vahim tabloyu tamamlayan bir başka vakıa.
Demokrasi açığından güvenlik açığına giden süreç ve serencamın çok kısa özeti bu.
tweet- Güvenlik zirvesinden DAEŞ’le topyekûn mücadele ve örgütün kökünü kazıma kararı çıkmış. Bu lafları PKK için de çok duymuştuk. Sonuç ortada...