Demirel’le 30 sene önce başladığımız Köprü mülâkatları derginin çıkan her yeni sayısında yayınlandıkça geniş yankı uyandırıyor, gazetelerde haber ve köşelerde yazı konusu oluyordu.
Bunları İslam Demokrasi Laiklik adıyla kitaplaştırmamızdan sonra da aynı şey oldu.
Özellikle laiklik, irtica, din eğitimi, şeriat, Bediüzzaman gibi başlıklarda Demirel’in dile getirdiği görüşler, laikçi-Kemalist cenahta da, “dinci” siyaset canibinde de tepki çekti ve eleştirilerin hedefi oldu.
Söz gelişi, Üstadın “Padişah Peygamberimize tâbi olursa ve yolunda gitse halifedir, biz de itaat edeceğiz. Peygambere tâbi olmayıp zulmedenler padişah da olsalar haydutturlar” sözünü aktardığı için, “Demirel laik devlet adamlarını haydut ilan ediyor” diye hop oturup hop kalkanlar oldu.
Buna karşılık İslamla demokrasinin örtüştüğünü Asr-ı Saadet uygulamalarıyla örnekleyerek anlattığında da “dinci”ler “Öyle şey olur mu?” diyerek ayağa kalktılar.
Bunların içinde, bugünün sıkı Erdoğan biatçısı kimi AKP’li milletvekilleri de var.
Ama bu temel meselelerdeki görüşlerini gayet sağlam bir zemine dayandıran Demirel, bu istikrarlı duruşunu hiç bozmadı. Onun için, bu fikirleri, hayat devam ettikçe referans kaynağı olma özelliğine sahip.
Nitekim 2008’de AYM’deki kapatma davasında AKP kendisini savunurken Demirel’in bu beyanlarını dayanak gösterdi; savunma dosyasına, bu fikirlerin yer aldığı Yeni Asya damgalı kitapları da koydu.
Son görüşmelerimizde Demirel, bu görüşleri en zor zamanlarda dile getiren kişinin kendisi olduğunu ifade ediyordu.
Hedeflerinden biri devleti ve elitleri dinle barıştırmaktı. Bunda bir miktar mesafe alındığını, ancak tam olarak amaca ulaşılamadığını, çünkü yarım yüzyıllık kesintili demokrasi sürecinin kısa geldiğini ve yetmediğini, bu alandaki sorunların din ve vicdan hürriyetini kısıtlamakta ısrar eden anlayıştan kaynaklandığını ifade ediyordu.
En son görüşmemizde “30 sene önce yaptığımız Köprü mülâkatlarını yeniden ele alıp güncelleyelim” dedi. Buna hazırlanıp bekliyorduk ki, vefat haberini aldık.
Ve o mülâkatların toplandığı kitabı, ilavelerle tekrar basıyoruz. Yakında çıkacak.
tweet 1- Demirel nefretiyle ömür tüketip duayı bile siyasallaştıran kindarlara: Onun, sizin “dua”nıza ihtiyacı yok. Bedduanız ise size geri dönebilir.
tweet 2- Demirel’in 28 Şubat’taki başörtüsü tavrını biz de eleştirdik. Ama o zaman bu yasağın hortlamasında rolü olan başkaları niye örtbas ediliyor?
tweet 3- “Rektörler başörtüsüne selam duracak” tahrikleriyle tırmandırılan başörtüsü yasağını çözmek kolay idiyse AKP bunun için 12 yıl niye bekledi?