"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demirel’den adalet vurguları

Kâzım GÜLEÇYÜZ
17 Haziran 2017, Cumartesi
Merhum 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i, vefatının ikinci yıldönümünde İslam Demokrasi Laiklik kitabındaki adalet ve demokrasi vurgularını hatırlatarak yad ediyoruz.

Demokrasi hür yaşamak, manevî ve maddî bakımdan yücelmek, gelişmek, ilerlemek, güvenlik içinde yaşamak, hakkı, adaleti, eşitliği sağlanmış olarak bulunmaktır (s. 26). Demokrasi dediğimiz zaman, hak arama yollarının sonuna kadar açık olduğu rejim akla gelmelidir. Buradan adalet ve eşitlik doğar (s. 17-8).

Hürriyeti, adaleti, eşitliği, refahı, sosyal güvenliği, sosyal dayanışmayı, manevî ve maddî güçlenmeyi, zenginleşmeyi sağlamayan bir demokrasi olmaz. O neticeleri sağlayacak. Birini sağlayıp diğerlerini sağlamayacak diye birşey olmaz. Hepsini beraber sağlayacak zaten tek bir rejim vardır: Demokrasi (s. 39).

Hakkı, hukuku, adaleti hakim kıldığınız takdirde çok değerli bir iş yaparsınız. Zaten Kur’an-ı Kerîm zulme karşı çıkmada eşi emsali bulunmayan kaideler koymuştur. Cenab-ı Allah zulmü ve zalimi sevmez. Serîül-hisab’dır, zalimin hesabını çabuk görür. Zulmü alkışlamayınız, zalimi alkışlamayınız, zalime meyletmeyiniz,cehennemlik olursunuz. Araf Sûresi, 41; Hûd Sûresi, 13. Binaenaleyh, adalete sahip çıkmak ancak zulme karşı çıkmakla mümkündür. Başka türlü nasıl sahip çıkarsın? (s. 44)

İnsanlık tarihi Hz. İbrahim’i masum, Nemrud’u zalim tanıyor. Firavun’u zalim, Musa’yı masum tanıyor. Ülke idaresini eline geçirenler için en önemli hadise geriye ne bırakacaklarıdır. Geriye kötü ad bıraktığınız takdirde, asırlar da geçse, silinmez, unutulmaz. İyi ad bıraktığınız zaman onun da unutulması mümkün değildir. “Bunlar zalimdir” dedirtmek de vardır, “âdildir” dedirtmek de vardır.

Kur’an-ı Kerimde Nisa Sûresinin 58. ayetinde “Adaletle hareket ediniz” ve Sad Sûresi’nin 26. âyetinde “Ey Davud, insanlar arasında adaletle hareket et” buyurulur (s 252-3).

Hukukun üstünlüğünü, millet iradesinin üstünlüğünü esas alan; bu ülkenin bütün insanlarını birinci sınıf vatandaş yapmaya azmetmiş olan; adaleti, eşitliği, din ve vicdan hürriyetini, an’aneleri, gelenekleri yaşatmak ve milleti manevî ve maddî bakımdan zenginleştirmek, yüceltmek gibi fevkalâde ulvî hedefleri olan misyon duruyor. Bu misyonun takipçisi olmaya devam edeceğiz (s. 262).

***

Çağlayan Adliyesinde hukuk, adalet ve vicdanın bir kez daha sıfırlandığı kara bir gün: Nur’a yine tahliye yok ve duruşma 2 Kasım’a atıldı!

Şu mübarek Ramazan günlerinde ve bayram öncesinde de zulümlerini devam ettirenleri bir defa daha Rabbimizin Kahhar ismine havale ediyoruz...

Adalet saraylarında habire zulüm ve mağduriyet üretilen bir süreçte Âdil-i Mutlak olan Rabbimize sığınıyoruz. Hak şerleri hayreyler...

Okunma Sayısı: 5581
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Tüylü

    18.6.2017 14:41:47

    28 Şubatta işinden olan birinin Yeni Akit 'te yer alan ifadesi "Bunların hiçbirisi de hukuk çerçevesinde yapılmadı. Hukuk işlemiyordu sanki bu yaşanan şeyler Türkiye Cumhuriyeti'nde değil de işgal edilmiş bir yerde yaşanıyordu. Vatandaşın, vatandaşa yapacağı şeyler değildi, devletin kendi evladına yapacağı şeyler değildi. Nasıl olur da bir devlet kendi vatandaşını cezalandırır, hukuksuz suçsuz bir şekilde."

  • Özcan ERKİŞ

    17.6.2017 14:50:09

    (5) Adaletten sorumlu Bakan, despotizme yelken açmış ülkenin yargıçlarına "adil, cesur, hür vicdanlı ve erdemli olun! Adaleti geciktirmeyin! " diyecek yerde, yargıdan umudunu kesmiş ve güvenini yitirmiş, elinde "adalet" pankartı ile sokağa dökülmüş, şiddetten uzak yürüyüş yapan insanlara "Suç işliyorsunuz!" diyor. Ne günlere kaldık! Bir yanda yargı eliyle mağdur ettikleri insanların hak arayışına engel bir siyasi irade, beri yanda hak ve hukukunu aramak, hür ve demokrat dünyanın dikkat nazarlarını adaletsizliğe çekmek için sokağa çıkak zorunda bırakılmış insanlar. İktidarın tesis ettiği antidemokratik ortamın netice verdiği hukuksuz ve adaletsizlik sebebiyle, sokakta adalet ve hürriyet arar hale gelmiş insanlara bile engel olmayı 'demokrasi' zanneden fakat 15 Temmuz melanetini "lütuf" gören menfi bir siyasal zihniyetle bu ülkeye yakın vadede huzur ve barış zor gelecek gibi. Zira sulh,barış hayırlı iken, hayır da sulhta ve barışta olmasına rağmen "kavgayı" tercih eden bir idare!.

  • Özcan ERKİŞ

    17.6.2017 14:23:27

    (4) Adalet, bir ülkede, duvarında "Adalet Sarayı" yazan görkemli binalarda değil, onun içinde kurulan bağımsız ve tarafsız olması mecburi olan mahkemelerde adaleti tesis etmekle vazifeli adil, cesur, vicdanı hür ve erdemli yargıçlar eliyle tahakkuk ve tecelli eder. Demek yargıya olan güveni zedelenmiş ve yargıdan umudunu kesmiş ülke insanı, "adalet!" yazan pankartlarla sokakta "adalet" için yürümek zorunda bırakılmış ki, bu tablo ve şu manzara Türkiye adına utanç vericidir. Türkiye'nin hür, medeni ve demokrat dünyada saygınlığına gölge düşüren ve belki tecridini netice verebilecek vahim bir gidişattır. Millet hayrına ve lehine olmayan bu gidişatta inat ve ısrar edilmemelidir. Öncelikle OHAL ve KHK'lere son verilerek Demokratik Hukuk devletine acilen dönülerek, ülkeye maddi manevi zarar veren süreç bitirilmeli, toplumsal barış ve huzurun ülkeye acilen gelmesi temin edilmelidir. Bugün mağdur kürsüsündeki mektup, okunursa memleketin, iktidarın,yargının ahvalini daha iyi anlamış oluruz.

  • Özcan ERKİŞ

    17.6.2017 12:45:45

    (3) Merhum Demirel'in yazınızda bahsini ettiğiniz fikirlerini bir şablon olarak kabul edip bugünkü iktidarın üzerine koymuş olsak, acaba karşımıza ne bir Türkiye manzarası çıkar? İşte o manzara şudur: Demokratik hukuk devletini askıya almış, insan hak ve hürriyetleri ihlal eden, despotizm ve nepotizm illetiyle malul, toplumsal barışı ve huzuru kaybetmiş, menfi ve menfaatçi siyasetin tahakkümü altında, OHAL ve KHK'lar ile idare olunan bir Türkiye! Yalansa lütfen yalan deyin. Bütün himmet ve gayretini "adalet ve hürriyete" teksif etmiş, Ramazan-ı mübarek de bile zulme ara vermeyen...hakeza...bir ülke. Başbakanlık yapmış bir şahıs bile "O benim yakınım, bu benim akrabam derseniz devlet ayakta kalmaz!" buyurmuş. (Yeni Asya, 17.7) Günaydın! Yine iktidar parti kurucularından bir siyasi de "Zira şu an, herkes için ve gecikmeyen adalete çok ihtiyacımız var!" buyurmuşlar. (Cumhuriyet,17.7) Ona da günaydın! Bunları söylemek için zulmün zirve yapmasını mı beklemek lazımdı?

  • Özcan ERKİŞ

    17.6.2017 12:29:58

    (2) Hürriyetçi demokrat misyonun en mühim temsilcilerinden birisi olan merhum Demirel'in yazınızda bahsi geçen adalet, hürriyet, demokrasi, hukukun üstünlüğü, kanun önünde eşitlik, hakimiyet-i millet, refah ve mutluluk...gibi asrın hususiyetlerine muvafık fikir ve icraatları nerede, siyasal İslamcı gelenekten gelen şu anki iktidar mensuplarının fikir ve icraatları nerede. Kıyas edilmez. Kendilerini demokrat olarak olarak gören yahut zanneden bugünkü siyasal İslamcı iktidarın bu dava ve iddiasını, Türkiye'nin geldiği tek adam, tek parti, tek sesli manzarası kendi lisanı ile tekzip ediyor. Delile ne hacet! AB ve demokrasi diyerek iktidara yürüyen bu kadro, 15 yılın sonunda, evvelce şiddetle tenkit ettiği, geçen asırda kalmış "tek adamlık" rejimini referans göstererek, 16 Nisan referandumu ile halka dayatmıştır. Tıpkı 1982 darbe Anayasası için yapılan referandum gibi antidemokratik bir ortamda, devletin bütün imkanları 'evet' için kullanılmış, adil ve eşit olmayan şartlara yapılmıştır.

  • Özcan ERKİŞ

    17.6.2017 11:50:12

    Sayın Güleçyüz,Türk siyaset hayatına mührünü vurmuş, derin izler bırakmış, siyasi bir şahsiyet ve devlet adamı olan merhum Demirel'i biz de bir kez daha hayır dualarıyla yad ediyoruz. İktidar ve saltanatlarına halel gelir düşüncesiyle demokrasiden hazzetmeyen darbeci, cuntacı ve komitecilere, menfi milliyetçilik ve islamcılık ideoloji üzerine müesses, hürriyetçi ve demokrat misyonun ve hareketin önünü kesmeye matuf siyasi muhalif ve muarızlarına karşı, Parlamenter sistem ve demokratik hukuk devleti mücadelesini veren bir siyaset ve devlet adamı olarak bugün, böyle bir şahsiyete ne kadar muhtacız değil mi? Altı kere gidip yedi kere gelmesi de korkudan değil, demokratik hukuk devleti hassasiyetin idi. Türkiye, millet ve memleket zarar görmesin istiyordu. Memleket ve milletini iyi tanıyan, halkın nabzını iyi tutan, halkına tepeden bakmayan, kendine has üslubu, tavrı ve tarzıyla, Türkiye'nin refah ve mutluluğunda Menderes'ten sonra "aslan payı" onundur.

  • Necati

    17.6.2017 08:36:09

    Malasef, vicdanların sukut ettiği, hak, hukuk ve adaletin nerdeyse sıfırlandığı, tuzun koktuğu bir dönemdeyiz. Allah bu aziz milletimizi ve vatanımızı gelmesi muhtemel maddi ve manevi daha büyük musibetlerden korusun. Zalimler için yaşasın Cehennem. Ya Rabbi mazlumlara dayanma gücü ver. Aminin.

  • süleyman mişe

    17.6.2017 05:18:45

    Hak ve Hakikati terennüm edenler ZULÜM karşısında kelleyi koltuğa almak durumundadırlar. Eylem ve söylem birliği içinde olanlar alkışlanacak ve de arkasından tereddütsüz gidilecek insanlardır. Zalim karşısında yalçın bir kaya gibi dikilmek ALLAH'tan başka hiç bir şeyden korkmayan kulların şiarıdır. Saygılar efendim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı