Türkiye 27 senelik tek parti rejiminden kurtulmak için ilk adımı 46 seçimleriyle attı, 50 seçimleriyle de bu adımı tarihî bir demokrasi zaferine dönüştürdü.
Bu seçim ülkeyi bir başka tek parti iktidarıyla tanıştırdı, ama bu iktidar çok partili sistemde millet ekseriyetinin reyleriyle ortaya çıkan bir iktidardı.
DP’nin demokratik tek parti iktidarı 27 Mayıs darbesiyle devrilinceye kadar ülkeye çok şey kazandırdı. Halk bu devirde hak ve özgürlüklerle tanışmanın hazzını tattı.
Türkiye 10 yıl devam eden demokratik istikrarın meyvelerini toplama noktasındaydı ki, 27 Mayıs ihtilali herşeyi alt üst etti. Hukukun da, demokrasinin de canına okudu.
Halkın seçtiği milletvekillerini düzmece mahkemelerde yargılayıp başbakanla iki bakanını asan darbenin bozduğu siyasî dengeler, bilahare DP’nin devamı olarak kurulan AP’nin 1965 seçiminde tek başına iktidara gelmesiyle tekrar kurulmaya başlandı.
Ama bu süreç de bir başka müdahaleyle, 12 Mart muhtırasıyla yine sabote edildi. DP-AP tabanını bölüp siyaseti istikrarsızlığa sürükleyen ve uyumsuz koalisyonlara mahkûm eden planlar da o zaman hazırlanıp uygulamaya konuldu.
70’li yıllar bunun sancılarıyla geçti.
Gerek müdahaleler, gerek demokrat tabanı bölüp parçalama projeleri sebebiyle kan kaybedip zaafa uğrayan AP 1979 ara seçiminde tekrar toparlanıp eski gücüne kavuşma sinyalleri vermeye başlamıştı ki, bu defa da 12 Eylül darbesi gerçekleşti.
Sonrasında sahneye sürülen ANAP’la demokrat taban manipüle edilmek istendi. Ama ihtilal ürünü bu proje ülkeye hayli zaman kaybettirdiyse de tutmadı, çöktü.
90’lı yıllar da koalisyonlarla geçti. Ve 12 Eylül’ün hazırladığı zeminde yaşanan 28 Şubat süreci siyaseti bir kez daha tahrip etti. Millî Görüş kadrolarına kurdurularak önü açılan AKP bu durumdan istifadeyle, 2002’de girdiği ilk seçimde tek başına iktidar oldu.
Ama AKP’nin 15-20 Temmuz sürecinde verdiği fireleri MHP desteğiyle tamamlayıp adı konulmamış farklı bir koalisyon formülüyle tek adam rejimini dayatması, ülkemizi hukuk ve demokrasinin çok uzaklarına savurdu.
Altı yılı aşkındır, bu dayatmanın her alanda ürettiği çok yönlü ve çok boyutlu krizlerle boğuşuyoruz. Çıkış yolu demokrasiye dönüş.