Seçim, parlamento, basın, yargı ve üniversitenin ağır baskılara maruz bırakıldığı bir ortamda diğer kesim ve kurumların da bu baskılardan etkilenmemesi elbette ki düşünülemez.
Meselâ sendika, dernek, vakıf ve sivil toplum kuruluşları hür mü? Sendikacılık zaten çok önceden beri “bitirilmiş” durumda. Dernek, vakıf, meslek kuruluşu gibi STK’ların çoğu da ya “gönüllü olarak” iktidara biat etmiş veya “ele geçirilip teslim alınarak” biat ettirilmiş vaziyette.
Toplumun tamamı “Ya yanımdasın, ya düşmanımsın” dayatmasına muhatap. 15 Temmuz sonrasında uzlaşma referansı olarak ortaya atılan “Yenikapı ruhu” bile iktidara tâbi olmak şeklinde yorumlanıyor.
Aynı şekilde millî irade kavramı iktidara oy verenlerle tanımlanırken, her seçim sonrasındaki balkon konuşmalarında verilen “Bize oy vermeyenlerin de hükümetiyiz” mesajı fiilen geçersiz kılınıyor.
Böyle bir ortamda zihin ve vicdanların hür olduğundan söz etmek mümkün mü?
Hele zihinlerin iktidar medyasında sürekli pompalanan tek taraflı algı ve beyin yıkama operasyonlarıyla şartlandırıldığı, buna bağlı olarak vicdanların da uyuşturulup dumura uğratıldığı bir ortamda...
Toplumun adeta hipnotize edildiği, muhalefetin de sindirme ve yıldırma operasyonlarıyla tasfiye edilip etkisizleştirildiği bir yapıda haliyle sokağın ve meydanların hürriyeti de ortadan kalkmış oluyor.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hak ve hürriyetinin ancak iktidarca organize edilenler ve izin verilenler için geçerli olduğu, ama diğerlerinin “kalkışma” olarak damgalanıp çoğu zaman sert müdahalelerle bastırılıp dağıtıldığı bir düzen.
Böyle bir yapıda bir defa daha gündeme getirilip ısrarla topluma dayatılan; check&balance, fren, denge mekanizmalarının söz konusu olmadığı bir başkanlık sistemi, tek adama dayalı baskı rejiminden başka bir sonuç doğurur mu?
Bu modelin, 90 sene önceki şeflik sistemine yapılan göndermeler ve onu referans alıp örnek göstermelerle savunulması dahi işin aslını anlatmıyor mu?
Türkiye çoğulcu demokrasiden vazgeçip o sisteme dönmeye razı olabilir mi?
Yatıp kalkıp Yeni Asya’ya saldıranlara: Her lafa cevabımız var. Lakin bir lafa bakarız laf mı diye. Bir de söyleyene bakarız adam mı diye.
Ahirzaman ve kıyamet alâmetleri - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/ahirzaman-ve-kiyamet-alametleri_414242 … @yeniasya aracılığıyla