"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cezaevi yönetimleri suç işliyor

Kâzım GÜLEÇYÜZ
25 Nisan 2017, Salı
Son dönemdeki gerekçesiz tutuklamalarla kapasitelerinin çok üzerinde—ve büyük çoğunluğu masum—insanlarla tıkış tıkış doldurulan cezaevlerindeki hukuk dışı ve keyfî uygulamalardan biri de Yeni Asya’ya konulan yasak.

Birkaç hafta önce başlatılıp kısa sürede bazı istisnalar dışında neredeyse bütün cezaevlerine yayılan yasakla, ilgili kanunun ilgili maddeleri de ihlal ediliyor.

Meselâ 5275 no’lu kanunun 60. madde 1. fıkrasına göre; “Hükümlü, mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma hakkına sahiptir.”

Keyfî yasakla bu hak gasp ediliyor.

60/3. maddeye göre, “Kurum güvenliğini tehlikeye düşüren veya müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan hiçbir yayın hükümlüye verilmez.” 

Yeni Asya’da bunların hangisi var?!

Tam tersine Yeni Asya’nın Risale-i Nur eksenli yayınları kurum güvenliğini sağlayıp pekiştirecek bir niteliğe sahip...

Nur’un tutulduğu cezaevi yönetiminin gerekçesi, cezaevi mektuplarının neşri.

Oysa 68/3. md bu bahaneyi çürütüyor:

“Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgraflar hükümlüye verilmez. Hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmez.”

Yeni Asya’nın yayınladığı cezaevi mektupları içinde bu madde kapsamına sokulabilecek tek bir örnek dahi var mı?

Varsa gösterilsin. Kaldı ki, o mektupların tamamı, cezaevi yönetimlerinin kontrolünden geçip “Görüldü” damgası vurularak postaya verilmiş olan mektuplar...

Dolayısıyla söz konusu yasak furyası, cezaevi yönetimlerince işlenen bir suç  dalgası olarak sorumlularını ilzam eder.

Bu keyfîliğe müdahale etmeyip seyirci kalması, Adalet Bakanlığını da bu suça ortak eder. İlgililer bunun farkında mı?

Hürriyetini gasp ettiğiniz insanları, bedelini ödeyip talep ettikleri gazetelerinden de mahrum etmeye ne hakkınız var?

Nur, diğer bütün mazlumlar ve bizler için, bilemediğimiz sırlarla dolu imtihan sürecinde dualarımızla gün saymaya devam ediyoruz.

 

CB: “Birlik, beraberlik ve dayanışmaya ihtiyacımız var.” Yürek yakıcı mağduriyetlere yol açan haksızlıklar tamgaz sürerken nasıl olacak bu?

Tepeden inmeci anlayışa niçin hayır diyoruz? - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/tepeden-inmeci-anlayisa-nicin-hayir-diyoruz_429245 

Okunma Sayısı: 7126
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    25.4.2017 11:50:36

    (4) Onlarca canın yitirildiği, hürriyet ve malların resmen gasp edildiği şu sürecin benzer örnekleri ancak şeflik benzeri diktacı yönetimlerde görülebilir. Hakiki mânâ ve uygulamasıyla bir demokratik hukuk devletinde, cana kast, hürriyet ve malın gasbı katiyen olmaz. Varsa orada hürriyet, adâlet hukukun üstünlüğü ve demokrasiden bahsetmek mânâsız ve abesle iştigaldir. Ne olur hem kendimizi hem milleti kandırmaktan vazgeçelim. Doğru, dürüst, samimi ve şeffaf olalım ey iktidar cenahı! Ziya Paşa :Âyinesi iştir kişinin! " diyor. Bizler de sözden ziyade işlere bakıyoruz. Zira "çok silik sözler" tedavülde. Üstad Hz.leri bile sözlerinin "mihenge vurulmasını" isterken, dini siyasetlerine âlet eden siyasilerin "hayatımda ne aldanan oldum ne aldatan oldum! " sözlerinin hiç bir kıymet- i harbiyesi yoktur, inandırıcı ve samimi buluyoruz. Zira ahvâlimiz ayan beyan ortadadır.

  • Özcan Erkiş

    25.4.2017 11:32:29

    (3) Artık mızrak çuvala sığmadığından, iş başındaki iktidar bir hukuksuzluğu bir başka hukuksuz ve keyfî bir uygulama ile kapatmakta ve "suç işlemeye"devam etmektedir. Yazınızda bahsini ettiğiniz ve Yeni Asya'ya uygulanan kanunsuz yasaklar ve gerekçelerine "kargalar bile güler!" değil mi? Burada sorulması gereken suâl şu olmalıdır : Cezaevi yönetimi bu hukuksuz kararın ve uygulamanın cesaretini kimden yahut kimlerden alıyor? Ki hukuku alenen ve pervasızca çiğnemektedir? Dünyanın Mars'ta koloni kurmaya çalıştığı bir dünyada biz nelerle uğraşıyorumz Allah aşkına?

  • Özcan Erkiş

    25.4.2017 11:18:16

    (2) İktidarın tavrı, herkesten önce konuyu yargıya taşıyıp, referandum üzerindeki şüphe ve şaibenin giderilmesini sağlamak değil mi? Fakat tam tersi bir tavır takınan iktidar cenahı, "bu iş bitti!" diyerek , kendini yargi oy yerine koyup, yargı yolunu tıkamak suretiyle referandumun şüpheli ve şaibeli hâliyle kabulünü dayatmaktadır. Tıpkı kampanyada "evet" çıkmasını dayattığı gibi. Şu hadiseye bakarak diyoruz ki "cezaevleri yönetimlerininin suç işlemesi" normal değil mi? Adı "Adalet "olan Bakanlık bile adalet için değil âdeta adaletsizlik için gayret sarf ediyor. Böyle bir ülkede "hukuk dışılık"ve "keyfilik"normaldir! Zaten 15 Temmuz bahanesiyle ilân edilen OHAL'in kendisi hukukî mi ki uygulamaları hukukî olsun? Duâmız, şu zulümlü mağduriyet ve imtihan sürecinin bitmesi istikametindedir.

  • Özcan Erkiş

    25.4.2017 10:58:01

    (1) Sayın Güleçyüz, hani bazı kişiler için "suç makinası "tabirini kullanırlar ya (teşbihte hata olmasın) Türkiye'nin hâli buna benzedi. Devletin en üst seviyesinden cezaevi yöneticisine kadar her seviyedeki kamu görevlisi "suç işlemek " için âdeta yarış içinde. Demokratik hukuk devleti adına utanç verici vahim bir durum. Ve ülkemiz yarı açık cezaevine dönüştürüldü. Ve bu "suç işleme" keyfîliğine karşı sessiz ve suskun yüksek yargı. Hepsinden vahim olan da bu suskunluk değil mi? En sıcak ve basit bir misâli referandum üzerinden verelim ki "suç"ve "hukuksuzluk"iyice anlaşılsın. Malum YSK Seçim kanununa zıt bir kararla, mühürsüz zarf ve pusulalarıngeçerli olacağına karar verdi ve neticede referandum şaibeli ve şüpheli hâle geldi. Mesele AGİT gözlem heyetinin raporu ile de tespit ve teyit edilerek uluslararası bir boyut kazandı.İktidarın bu noktada tavrı nasıl olmalıydı?

  • Ayse

    25.4.2017 04:48:02

    Allahim yardimin ne zaman!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı