Cemaat ve İktidar kitabımızda, dünkü yazımızda aktardığımız tesbitlere yer verip şöyle demiştik:
“(AKP) Gelinen noktada, (cemaatlerden) yanına çekebildiklerini şimdilik ‘âbâd’ ediyor gibi, ama hâlâ biat ettiremedikleri ile, kapanmamış bir ‘hesab’ı var.
“Kemalistlerle birleştiği konulardan biri de bu. Ve iktidarın, basamak yaptığı cemaatleri belli bir strateji çerçevesinde tasfiyeye yöneldiğinin işaretleri de giderek artıyor. Bu hengâmede ‘İktidarımızda milleti de, devleti de İslamlaştırdık, dolayısıyla cemaatlere artık gerek kalmadı, çünkü varlık sebepleri ortadan kalktı’ şeklinde dillendirilen anlayışın öne çıkarılmaya başlanması son derece manidar.
“Faruk Köse’ye göre, cemaatlerin feshedilip STK’lara dönüştürülmesi için—nasıl olacaksa—yasal ve idarî tedbirler dahi konuşuluyor! Kemalistler bunu yapmak için her yolu denediler, ama başaramadılar. Şimdi aynı şey ‘dindar’ siyasetçilere mi yaptırılmak isteniyor?” (s. 94)
Selvi’nin sözünü ettiği hazırlıklar, bu suale “Evet” cevabı verdirecek nitelikte.
Aleviler için olduğu gibi, Sünni cemaat ve tarikatlar için de bir kurul oluşturulacak; bu kurulda tarikat ve cemaat temsilcilerinin yanı sıra devletin temsilcileri de yer alacak! Böylece tarikat ve cemaatlerin şeffaflaşması, mal ve hizmetlerinin de kayıt altına alınıp devamı sağlanacak!
İyi de, tarikat ve cemaatler şirket mi ki, malları olacak ve kayıt altına alınacak?!
Tarikat veya cemaat mensupları şirket, vakıf, dernek kurabilirler ve bu tüzel kişiliklerin üzerine kayıtlı mallar varsa zaten ilgili mevzuat ve prosedüre göre bunların muamelâtı ikmal ediliyor. Daha neyin kayıt altına alınmasından söz ediliyor ki?
Kaldı ki, devletin kendisi demokratik denetime kapalı iken, şeffaflığı tarikat ve cemaatlere müdahale gerekçesi olarak kullanması tipik bir paradoks ve ironi değil mi?
Öte yandan, tarikat ve cemaat hizmetlerinin sürekliliğini temin devletin işi mi?
İleri demokrasilerde devletin faaliyet alanı giderek küçülüp daralır ve sivil toplumun alanı genişlerken bizde tersi bir gelişmenin yaşanmasına ne demek lâzım?
Bu hamur daha çok su götürür...
Toplum olarak herşeyi siyasetten beklemeyip, siyaseti de hukuk, demokrasi ve ahlâk zeminine çekecek bir irade ve inisiyatif ortaya koyalım.