Üç yıldır gündemde olan cemaat üzerinden özellikle Nur cemaatine ve diğer cemaatlere yönelik taarruz ve hücumların yeniden arttığını, öncelikli hedef olarak da Risale-i Nur’a ve Bediüzzaman’a saldırıldığını görüyoruz.
27 Mayıs’tan sonra da Üstadın vefatını fırsat bilerek Risale-i Nur ve Üstada karşı karalama kampanyası başlatılmış, Ankara İlahiyat Fakültesinden profesörler görevlendirilip “Nurculukla Mücadele Komitesi” kurulmuş, Diyanet’e aleyhte yayınlar yaptırılmıştı.
Şu anda da farklı bir misyonla Diyanet’e yine vazife verilmiş durumda. Cemaat temsilcilerini devlet toplayacak. “Fetö’ye” karşı nasıl hareket edilmesi gereğinden yola çıkılarak, uzun zamandır konuşulan “cemaatleri kontrol altına alma” projesinin hayata geçirilmesi gibi bir hazırlığın ipuçlarını görüyoruz. Bir gazetenin “Cemaatlerin üyeleri tek tek kaydedilecek” haberi bunlardan biri. Aynen dernekler gibi. Her cemaat, mensupları için defter açacak ve herkes tek tek kayıt altına alınacak. Böylece güya şeffaflık sağlanmış olacak! Böyle birşey mümkün mü? Bu, fişlemenin farklı bir versiyonundan başka birşey değil ve bunu ciddî ciddî yazıyorlar.
Sosyal gerçeklerden tamamen uzak afakî şeylerle cemaatleri kontrol altına almak, üye sayılarını ve mal varlığını tesbit etmek... Bunlar olacak şey değil. Cemaatler manevî oluşumlardır, girmek için bir prosedür ve formalite gerekmez. İsteyen herkese açıktır. Derslerimize katılan insanların kaydını tutuyor muyuz? Camiye giden insanın kaydı tutulur mu?
Cumhuriyetin ilk yıllarında kendisine yöneltilen “‘Bizim dinin ahkâmını ve İslam hakikatlerini talim edecek bir resmî dairemiz var. Sen ne selâhiyetle neşriyat-ı diniye yapıyorsun?” sorusuna Üstadın cevabı “Hak ve hakikat inhisar altına alınmaz, iman ve Kur’an nasıl inhisar altına alınabilir?” olmuştu.
Bu hizmetler dünya muamelâtı suretine çevrilip bir resmî kurumun, devletin tekeline alınamayacak olan, sivil toplumun tamamen gönüllülük esası üzerine yürüttüğü hizmetlerdir. Siz bunları resmî kalıplara hapsetmeye kalkarsanız yine fıtrat kanunlarıyla mücadele etme yanlışına sapmış olursunuz ve bu yürümez. Tekkeleri kapattınız, ne oldu? Yeraltında devam ettiler.
Bediüzzaman’ı Barlaya sürgüne kendi başına ölür gider diye gönderdiniz, ama şimdi Risale-i Nur’u tüm dünya okuyor.
Adapazarı eski temsilcimiz Sadettin Çelik’in vefat haberini aldık. Allah rahmet eylesin. Mekânı Cennet olsun. Ailesinin başı sağ olsun.
Sadettin Çelik’in cenazesi, bugün öğle namazından sonra Adapazarı Yıldıztepe’de Zahid Kotku Camiinden kaldırılacak. Nur içinde yatsın.
Zaman şahıs değil, şahs-ı manevî ve cemaat zamanı - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/zaman-sahis-degil-sahs-i-manevi-ve-cemaat-zamani_412246 … @yeniasya aracılığıyla