Geçen yıl Kurban Bayramı sevinci Kobani’de alevlendirilen fitne ateşinin Türkiye’ye sıçramasıyla patlak veren kanlı olayların derin teessür ve ıztırabıyla gölgelenmişti.
O günlerde HDP’nin tahrikleriyle tırmanıp yayılan an 6-7 Ekim olaylarında can verenlerin sayısı 50’ye ulaşmıştı.
Bu sene de Ramazan Bayramının hemen ertesinde Suruç’tan gelen katliam haberiyle sarsıldık. Kobani’ye geçeceklerini duyurmak için toplanan sosyalist dernek üyesi gençler, iddiaya göre, bir IŞİD canlı bombası aracılığıyla gerçekleştirilen saldırının hedefi oldu. 32 kişi oracıkta öldü, 100’ü aşkın yaralı var.
Keza iki yıl önce Suriye bağlantılı bir başka katliam da Hatay-Reyhanlı’da gerçekleşmiş; muhalif liderlerin konvoyunu sınırı geçerken vurmak üzere planlanan saldırı, kafiledekilerin namaz molası verdikleri için biraz gecikmeleri sebebiyle, hedefte olmayanları vurmuş ve orada da 52 canımızı kaybetmiştik.
Bunlar Suriye’deki iç savaşın bizi vuran yansımaları içinde, toplumun ortak hafızasında derin ve acı izler bırakan örneklerden üçü.
Arada yaşadığımız diğer örnekler de ilave edildiğinde, hayli uzun bir liste ortaya çıkar.
Bunlar, Suriye olayları başladığında seslendirilen “Suriye ile sakın oynamayın, burası karışırsa sonuçları bütün bölgeyi etkiler, Türkiye de zarar görecek ülkelerin başında gelir” uyarılarını doğrulayan çarpıcı misaller.
Ama ne yazık ki, Ankara bu uyarılara kulak vermedi, silahlı muhalefeti aktif şekilde desteklemeye devam etti, dahası MİT tır’larıyla buradaki radikal gruplara silah ve yardım götürdüğü iddialarına dahi muhatap oldu.
Şimdi adeta bu yaptıklarının bedelini ödüyor, daha doğrusu masumlara ödetiyor.
Birer yıl arayla gelen Reyhanlı, Kobani ve Suruç katliamlarının başka bir izahı var mı?
Peki, çözüm sürecinin, PKK’yı iyice güçlendirdikten sonra yine sarpa sardığı ve hükümetçe askıya alındığı bir noktada Ankara’nın bir taraftan KCK tehditleri, diğer taraftan IŞİD saldırıları ile sıkıştırılmasının izahı ne?
Keza Suruç katliamının, Obama’nın “İran’la anlaştık, Suriye krizini de Rusya, Türkiye ve İran’la birlikte çözelim” çağrısından hemen sonra gerçekleşmesi, çok daha büyük çaplı ve kapsamlı bir provokasyon tezgâhı ile karşı karşıya olduğumuzu göstermiyor mu?
Görünen o ki, oyun büyük ve tuzak derin.
Ama Ankara hâlâ uzadıkça uzayan koalisyon ve erken seçim hesaplarıyla meşgul...
tweet 1- Risale-i Nur hizmetine keyfî bandrol engeli ve devlet tekeliyle sekte vurursanız, meydanı IŞİD gibi vahşi terör örgütlerine bırakırsınız...
tweet 2- “IŞİD ideolojisinin panzehiri Türkiye demokrasisi” diyen Başbakan o panzehirin özü olan Risale-i Nur’un önündeki engeli ne zaman kaldıracak?