2013 yılı sonunda dershanelerin kapatılması gündemiyle su yüzüne çıkıp çok hızlı bir şekilde “devletteki paralel yapıyı tasfiye”ye dönüşen MGK ve MGSB referanslı operasyonlar silsilesi, 15 Temmuz’dan sonra, “darbe girişimi”nde bulunan “silahlı terör örgütü ile amansız bir mücadele”ye çevrildi.
Ne var ki, 15 Temmuz gerekçe gösterilerek ilan edilen OHAL çerçevesindeki hukuk dışı uygulamalarla, darbecilerden ziyade on binlerce masum mağdur ve perişan edildi.
Darbeyle de, silahla da, terörle de hiçbir alâkası olmayan nice insan iftira kurbanı oldu. Gözaltına alındı, tutuklandı, aylardır içeride tutuluyor, hâlâ iddianamesi yazılmayıp davası başlamayan birçok kişi var, başlayanların da büyük çoğunluğunun tahliye talepleri sürekli reddediliyor.
Neyle suçlandıklarını dahi bilmeden ve savunmaları da alınmadan kendilerini bir anda kapı dışında bulan on binlerce insan ayrı bir bahis...
Operasyonların hedefi olanların içinde gazeteciler, akademisyenler, rütbeli subaylar, yüksek mahkeme üyeleri, hakim ve savcılar, avukatlar, emniyet müdürleri, polisler, öğretmenler, bürokratlar, işadamları, esnaflar, ev hanımları, emekliler... var.
Ama kayda değer bir siyasetçi yok!
“15 Temmuz hesaplaşması” adı altında başlatılan sürecin başından itibaren işin bu ciheti hep gündeme getirilerek “Siyasî ayağı eksik bir darbe planı kesinlikle olamaz” denildi.
Ancak iktidar cenahı meselenin bu tarafını sürekli geçiştirmeye, örtbas etmeye ve kapatmaya çalıştı.
Ne var ki, gelinen noktada artık işin oralara da uzanmaya başladığı görülüyor. Nitekim operasyonlar bazı AKP’li belediyelere de sıçradı.
Bu arada, on binlerce masumun canını yakmak için kullanılan Bylock’un birçok iktidar milletvekilinde de bulunduğu yönünde öteden beri seslendirilen iddiaları herkes biliyor.
Tutuklu bazı gazetecilerle “sıradan” Bylockzedelerin tahliyesi kararlarına derhal müdahale edilip kararı veren hakimlerin üzerine gidilirken, “arkası kuvvetli olan” tutukluların bırakılması ise iktidar çevrelerinde su yüzüne çıkan iç kavgayı iyice alevlendirdi.
İktidar medyasında artan “İşin cılkı çıktı” yorumları ve Adalet Bakanının bile şikâyete başlaması böyle bir arkaplanı mı yansıtıyor ve operasyonlar bumeranga mı dönüşüyor?
***
Şu mübarek vakitlerde dualarımız, iftiraya uğrayıp hâlâ zindanlarda tutulmaya devam edilen bütün masum mağdur ve mazlumlar için...
Birileri artık gizleyemez hale geldikleri mağduriyetleri de “kripto f.öcüler”e bağlayıp işin içinden çıkmaya çalışıyor. Nasıl çıkacaklarsa!
6 Mayıs’ta kurulduğu açıklanan OHAL Komisyonu, bina ve personel eksikliği sebebiyle hâlâ işbaşı yapamamış. “Yerim dar, yenim dar” hikâyesi.