Geçen Mart ayının ilk günü sabaha karşı erkek polislerden oluşan bir terörle mücadele timinin evine yaptığı baskınla gözaltına alınmasının üçüncü günü akşamında tutuklanan Nur, o günden bu yana süren 171 günlük tutsaklığının son haftalarında, cezaevindeki şartların giderek daha da zorlaştırılıp ağırlaştırılmakta olduğunu bildiriyor.
27 Nisan’da cezaevinde nikâh kıymak zorunda bırakıldığı eşiyle, anne babasıyla ve avukatıyla haftalık görüşmelerinden bize yansıyan bilgiler bu yönde.
Daha öncesinde, yasal hakkı olan Yeni Asya’nın kendisine ulaştırılması keyfî şekilde engellenmiş, ardından doğum gününde eşinin gönderdiği güle izin verilmemiş ve nihayet, okurlarımızın yazdığı mektuplar “Kayıtlarımızda böyle bir isim yok” gibi skandal bir cevapla kabul edilmeyip iade edilmişti. Bu sorumsuzluk ve keyfîlikler maalesef hâlâ devam ediyor.
Son dönemde, koğuştaki dört duştan sadece birinin çalışıyor olması, yemek kalitesinin düşmesi ve cezaevi personelinin iyice kabalaşması gibi şikâyetler aldık.
Duruşmalara veya diş tedavisi için hastaneye götürülüp getirilirken ellerinin hep kelepçelenmesi de ayrı bir hoyratlık.
B2 koğuşuna naklinden sonra ise durum daha da kötüleşmiş. 2’ye 2.5 metrelik bir alana üç kişi birden tıkıştırılmış. Bunaltıcı sıcaklarda havalandırma yok. Ve tam üç gün boyunca sular kesik, akmıyor...
Yani adı konulmamış bir “işkence.”
Başka yerlerden gelen bilgiler, bu noktada genel bir uygulamanın başladığı yönünde. “Gerekçe”si de şu: “Örgüt hâlâ çözülmedi. Bu yüzden, ele geçirdiğimiz mensuplarının daha da üzerine gidelim; iyice bezdirip yıldıralım, pişman edelim.”
Hakikaten böyle bir mantıktan yola çıkılarak bunlar yapılıyorsa, habire uzatılan delilsiz ve haksız tutuklamalarla irtikâp edilen zulümlerin yine keyfî şekilde büsbütün katmerlendirildiği bir tablo ortaya çıkar ki, sorumlularının vebalini daha da katlar ve er geç hem hukuk önünde, hem de İlahî adalette mutlaka hesabı sorulur.
Adındaki iki kelimeden biri adalet (!) olan iktidar bu tabloyu içine sindirebiliyorsa, sandıkta göreceği karşılık da ayrı...
***
-Haksız tutuklulukları keyfî olarak sürekli uzatılan masumların cezaevi ortamını da zorlaştıranlar bu vebalin altından kalkamazlar.
-Türkiye artık normale dönmeli - http://http://www.yeniasya.com.tr/video/turkiye-artik-normale-donmeli_440546
-Bir gün olur elbette doğar şems-i hakikat (hakikat güneşi); hiç böyle müebbed (ebedî) mi kalır zulmet-i âlem (âlemin karanlığı)?