Türkiye’de halkın reyiyle işbaşına gelen iktidarların yüz yüze geldiği en zorlu ve çetin sınavlardan birinin terör olduğu mâlûm. Nitekim terör demokratik hükümetleri yıpratmanın en etkili silahı olarak kullanılmak suretiyle askerî müdahalelere gerekçe yapıldı.
Özellikle 12 Mart ve bilhassa 12 Eylül darbeleri, bunun tipik örnekleri. Üstelik 12 Eylül’de anarşiyi bitirip güvenliği teminle görevli olanların, “Darbe ortamı olgunlaşsın” diye olaylara seyirci kaldıkları, bizzat ihtilâl kadrolarının önde gelenleri tarafından da açıkça itiraf edildi.
Bu bakımdan Türkiye’de hükümetlerin terör olaylarını çok ciddîye almalarında zaruret var. Bilindiği gibi, Türkiye 80’li ve 90’lı yıllarda da terör hadiseleriyle sarsıldı. Bir taraftan PKK terörü, diğer taraftan sansasyonel suikastlarla uğraşmak durumunda bırakıldı.
Ama geçmiş tecrübelerden alınan derslerin de yardımıyla, bu defa çözüm demokrasiyi bir defa daha askıya alarak değil, demokrasi içerisinde arandı. Ve büyük ölçüde de başarılı olundu.
Gerçi çok kayıt ve sınırlarla mâlûl bir demokrasiydi bu. Terörle mücadele gerekçesi Türkiye’nin önemli bir kısmını olağanüstü hal rejimiyle yaşamak zorunda kaldı. Teröre karşı yapıldığı ifade edilen operasyonlardan ise maalesef masumlar da etkilendi. Ama hiç değilse sıkıyönetim ve askerî idare ortamına bir kez daha geri dönülmedi. Nisbeten dar bir ölçekte de olsa, sivil iradeye ait belli bir hareket ve inisiyatif alanı korundu.
Bu alanın genişletilmesi ise, öncelikle ihtilâl ürünü 82 Anayasasının aşılmasına bağlıydı. Zaman içinde sivil siyaset bu anayasayı da değiştirmeye başladı. Önce anayasa ile konulan siyasî yasaklar kalktı. Ardından 1995’te bir hayli anayasa maddesi değişti. Sonra, 1999 sonunda AB sürecinin hızlanmasına paralel şekilde bir dizi başka değişiklikler oldu. Bunların içinde MGK reformu gibi, Türkiye’deki sistem ve yapılanmanın özüne biraz da olsa dokunan reformlar da vardı.
(Devamı yarın)
CB “Terörün gündemi kontrol altına almasına izin vermeyeceğiz” diyor. Nasıl? Terörü bitirerek mi, yoksa başka gündemlerle terörü örterek mi?
Geçen Temmuz’dan beri maalesef birinci gündem terör. Aşmanın yolu ise hukuk ve demokrasi içinde doğru teşhis ve doğru çözümlerde birleşmek.