Yaşanan vahim hukuksuzluk ve hak ihlâllerinin topyekûn bir hukuk camiası tarafından derin bir suskunlukla izlendiği utanç verici süreçte, bu sessizliği delme cesareti gösteren nadir seslerden biri, Ergenekon mahkemesinin ilk başkanı Köksal Şengün’den çıkmıştı.
Şengün’ün vurguladığı son derece önemli noktalardan biri tutuksuz yargılamanın esas olduğu gerçeğiydi. Ceza yargılamasının bilinen kriterleri ve yerleşik uygulama da, tutuklamanın ancak sanığın kaçma ve delilleri karartma şüphesinin kuvvetli olduğu hallerde başvurulacak istisnaî bir tedbir olduğu yönündeydi.
Ne var ki, OHAL sürecinde bunların hepsi “unutuldu.” İstisna, genel uygulama oldu.
Ya itirafçı ihbarlarıyla, ya da üzerinde oynanmış hatalı tartışmalı Bylock listeleriyle bir şekilde MİT listelerine konulan nice masum, “Suçlama ve iddialarla hiçbir alâkam yok” diye feryat etmesine rağmen tutuklanıp demir parmaklıkların arkasına gönderildi.
Masumlara “terörist” yaftası vurmanın bu kadar kolaylaştırıldığı bir ortamda delilsiz verilen ve sonrasında da “Deliller toplanmadı” gerekçesiyle habire uzatılan tutuklama kararları çok ciddî mağduriyetlere sebep oldu.
Suçlu olup olmadıkları dahi belli olmayan, dahası tam tersine her hallerinden masumiyet akan insanları ceffelkalem cezaevine tıkmak nasıl bir hukuk ve vicdanın eseriydi!
İşin en garip tarafı, AYM ve Yargıtay gibi adaletin garantörü ve güvencesi olması gereken yüksek yargı organlarının da bu hukuksuzluğa geçit verip çanak tutmasıydı.
Meselâ AYM, Bylock’u delil kabul ettiği kararında uzun tutuklulukları da sorun olarak görmedi, tersine mâkul ve uygun buldu!
Aynı AYM’nin Başkanı geçen yıl 25 Nisan’da “Uzun tutukluluklarla ilgili ilke kararımızı çok yakında açıklayacağız” demişti; üzerinden aylar geçmesine rağmen açıklanmadı; takip edebildiğimiz kadarıyla en son “Ekim sonuna kadar açıklanacak” denilen karar hâlâ ortada yok...
Bunca hukuksuzluk ve mağduriyet karşısında duyarsız ve sessiz kalan; dahası bu zulümlere onay ve destek veren; üstüne üstlük, verdiği sözü yerine getirmeyen bir yargı!
Böylesine içler acısı bir duruma düşürülen bir yargıya kim nasıl inansın ve güvensin?!
Hiçbir delil olmadan masumları teröristlikle suçlayıp zindanlarda süründür; hak ve özgürlüklerini gasp et; lekelenmeme haklarını çiğne; tutuksuz yargılamayı dahi çok gör; mahkûmiyet kararı olmadan yargısız infaz yap; sonra hukuk devletinden dem vur; oh ne âlâ memleket!!
İttihad buluşmaları için bu akşam Şanlıurfa, yarın akşam da Adıyaman’da olacağız inşaallah. Yönetim Kurulu Başkanımız Ömer Yavuzyiğitoğlu ile birlikte. Bekliyoruz.