Adalet Kurultayı’ndaki konuşmamızın imam hatiplerle ilgili kısmında şunları söyledik:
“İmam-hatipler gibi toplumda tartışmalara sebep olan konular, demokratik bir ortamda, tahripkâr değil yapıcı yaklaşımlarla soğukkanlı bir şekilde ve sükûnetle çözüm odaklı olarak tartışılmalı. İmam hatipler konusunda da bir dayatma olmamalı. Kaldı ki ben bu okulları yakından bilen bir insan olarak geldiği aşamayı üzülerek şöyle ifade ediyorum: İmam hatiplerin içi boşalmıştır. Genel eğitim sistemindeki arızalardan imam hatipler de olumsuz şekilde etkilenmektedir. Şu anki haliyle maalesef bir partinin, siyasetin arka bahçesi hüviyetindedir. İçi boş bir dindarlıkla tamamen siyasal ideolojiye hizmet eden anlayışın militanlarını yetiştirmektedir. Bu anlayıştan çıkılması lâzımdır.”
Bir defa imam hatiplere genel tavrı olumsuz olan CHP’lilere diyoruz ki: “Bu konuları ön yargılardan arınarak, sükûnetle ve yapıcı bir yaklaşımla oturup konuşalım.” Ardından bazı tesbitler yapıyoruz.
Ve şimdi soruyoruz: Bu tesbitler yanlış mı?
Genel eğitim sistemindeki arızalardan imam hatipler de olumsuz etkilenmiyor mu? Resmî ideoloji propagandası bu okulların ders kitaplarında da yoğun şekilde yapılmıyor mu? Diğer okullar gibi imam hatiplerin de içi boşalmadı mı?
Namaz kılma oranlarının düşüklüğü ve ahlâkî erozyon sinyalleri herkesi düşündürüp hep birlikte çare arayışına sevk etmesi gereken vahim tezahürler değil mi?
Ve şu anki haliyle bu okullar iktidar partisinin arka bahçesi haline getirilmedi mi? Okullarda siyasî etkinlik ve telkinler yapılmıyor mu? Öğrenciler otobüslerle siyasî toplantılara götürülmüyor mu? Bu yapılanlarla bazıları şimdiden parti militanları haline getirilmiyor mu?
Peki, referandum ve seçim süreçlerinde camilerin minber ve kürsülerini siyasî propaganda mekânlarına çeviren, 15 Temmuz sonrası herkesin katıldığı “darbeyi protesto” eylemleri olarak başlamışken ileriki safahatta münhasıran “iktidara destek” buluşmalarına dönüşen “demokrasi nöbetleri”nde boy göstermek için namaz vakitlerinde camilerini terk edip meydanlara koşan din görevlileri nerede yetişti?
Bu tür olaylardan iktidar ve medya sansürünü aşıp kamuoyu gündemine gelebilenler için, şimdi bizi karalama yarışına giren dernek ve vakıfların açıklama yaptığını; böylesi davranışları kınayıp ayıpladığını ve reddettiğini duyan var mı?!
(Bu arada şunu da bir not olarak kaydedelim: Kurultay alanında mescit için bir çadır tahsis eden CHP, katılsalardı, sanırız bu kuruluşlara da kendilerini anlatma fırsatı verirdi.)
Öte yandan, sosyal medyada gelen tepkilerin neredeyse tamamının küfür ve hakaret dolu içerik ve üslûplarıyla inanılmaz bir düzeysizliği yansıtmasına ne demeli? Militan kelimesinin bile hafif kaldığı bu pespayeliği imam hatiplilik kimliğine asla yakıştıramayız. İmam hatip camiasını ve misyonunu bu bayağılıklardan tenzih ederiz.
Zaten eleştirdiğimiz konularda genelleyici yaklaşımlardan kaçınmak, her zaman dikkat ettiğimiz Kur’anî bir prensiptir. Gündemdeki konuşmamızın son kısmında cemaatlerle ilgili toptancı değerlendirmeler için ifade ettiğimiz bu hassasiyet, elbette ki imam hatipler için de geçerlidir. Bu itibarla, sözlerimize bütün imam hatiplileri militan, hattâ terörist ilan ettiğimiz, imam hatiplere çamur attığımız şeklinde bir anlam yükleyenler çok ağır bir kul hakkı ihlali olan iftira günahını da işliyorlar.
Sonuç olarak, bütün bu hususlar muvacehesinde özür dilemesi gereken biz miyiz, yoksa sözlerimizi çarpıtarak imam hatip camiasını incitip bize karşı suizanna sevk edenler ve edepsiz militanları üzerimize salanlar mı?