Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Normal zamanda yapamayacağımız birçok şeyi yapmamıza imkân verdi” dediği OHAL’in ikinci üç aylık dönemindeyiz.
Darbe, darbeciler ve terörle mücadele gerekçesiyle yapılan tasfiye ve operasyonlar hız kesmeden devam ederken, hukuk ve demokraside hızla geriye gidiyoruz.
Hedefe konulup evvelâ kayyım darbeleriyle çökertilen, sonra OHAL KHK’larıyla kapısına kilit vurulan medya organlarının ardından sıra Cumhuriyet gazetesine geldi.
Oysa Başbakan bu operasyon sorulduğunda “Öyle birşey yok” demişti (22.9.16).
Başından beri Gülen karşıtı çizgisiyle bilinen gazetenin “FETÖ ve PKK destekçiliği” ile suçlanıp, yayın çizgisinin, manşetlerinin, köşe yazılarının sorgulandığı operasyonun içte ve dışta yol açtığı yoğun tepkileri iktidar “Hedef gazete değil, vakıf” diye göğüslemeye çalıştıysa da zorlanıyor.
AKP medyasında bile eleştirilen soruşturmayı yürüten savcının bir “FETÖ” davasında sanık olarak yargılandığının ortaya çıkması ise olayı skandala dönüştürdü.
Adalet Bakanı “Talihsizlik” yorumu yaptı.
Sonuçta “yandaş” kalemlerin dahi “İktidarı zora sokacak” dediği bir tablo oluştu.
Derken HDP’lilere yönelik operasyonlar gündeme geldi. Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla başlayan süreçte eninde sonunda yaşanması beklenen gözaltı ve tutuklamalar gerçekleşti ve zaten var olup sürmekte olan gerilim daha da arttı.
Böylece Türkiye, benzer tabloların yaşandığı 1994 ortamına geri dönmüş oldu.
O dönemde Orhan Doğan, Hatip Dicle, Leyla Zana gibi isimler üzerinden yapılmış olan operasyon, şimdi Demirtaş, Yüksekdağ, Baluken ve tutuklanan diğer HDP’li milletvekilleri ile tekrarlanıyor.
Çözüm süreci ile yakalanan fırsatın heba edilip ibrenin tekrar operasyon, çatışma ve öldürme eksenine döndüğü bir ortamda devlet tekrar eski ve klasik refleksleriyle sahne alırken, HDP’liler de tahrik ve provokasyonları ile katkı sağladıkları bir kısır döngünün “kurban”ı oluyorlar.
Gelinen nokta, Irak ve Suriye’deki gelişmelerin çok daha riskli hale getirdiği farklı ve sıkıntılı bir tabloya işaret ediyor.
Ve bunların konuşulmasına dahi izin vermeyen OHAL rejimi, riskleri katmerliyor.
Ömer Dinçer: Sadece terör ve darbe konuşulup, demokrasi, hukuk ve adalet 2. plana itilmesin. http://hbr.tk/YZ6WzV @haberturk aracılığıyla
“Lâhikasız Nurculuk” planına izin vermeyiz - http://www.yeniasya.com.tr/gundem/lahikasiz-nurculuk-planina-izin-vermeyiz_414859