Türkiye şu anda demokrasi, sandık, millî irade kavramlarını sadece kendisine oy veren kesimlerle tanımlayan bir anlayışla yönetiliyor.
Bu anlayış bilhassa son dönemlerde iyice belirgin şekilde açığa vurulmakta.
O kadar ki, iş “Ya bendensin, ya düşmanımsın” deme noktasına vardırıldı.
Herkesten kayıtsız şartsız biat bekleyen ve isteyen bu anlayış, kendisine oy veren kitlenin desteğini böyle bir dayatmanın dayanağı olarak görüyor.
Oysa iktidarın ilk günlerinde verilen balkon mesajlarında “Bize oy vermeyenlerin de hükümetiyiz” denilmiş; uygulamaya konulacak yönetim politikalarının böyle kapsayıcı bir yaklaşımla hayata geçirileceği ifade edilmişti.
Bu söylem, oy artışıyla çıkılan her seçim sonrasında da tekrarlanarak, uzlaşmacı ve kucaklayıcı bir imaj verilmişti.
Müteakip süreçlerde bilhassa gerilimin tırmandığı dönemlerde bu balkon mesajlarına atıf yapılarak, iktidarın yeniden bu yaklaşıma dönmesi gerektiği yönünde hatırlatmalara muhatap kılınması, bu söylemlerin ne kadar etkili olduğunun da bir ifadesiydi.
Ne var ki, gelinen noktada sergilenen dışlayıcı ve ötekileşltirici sert ve keskin tavırlar, bunların da, samimiyeti sorgulanmaya açık taktik manevralardan ibaret olduğunu düşündürüyor.
Özellikle birden bire gündeme taşınan “paralel” heyûlâsının en birinci tehdit ve düşman olarak ilan edilmesi sonrasındaki iktidar söylemleri ortada.
Geçen seneki 30 Mart yerel ve 10 Ağustos cumhurbaşkanı seçimleri ile önümüzdeki 7 Haziran milletvekili genel seçimlerinde iktidar cenahının kullandığı dil hep aynı eksende yine toplumu kamplaştırmaya yönelik.
Millî iradenin temsilciliğini münhasıran kendi tekeline alırken, muhalefet partilerini “paralel yapı”nın güdümünde darbe peşinde koşmakla suçluyor.
Mevcut tablodaki muhalefet partilerinin yeterliliği veya yetersizliği ayrı bir konu. Ama seçimde yarıştığı rakiplerini darbecilikle itham etmek nasıl bir mantık? Seçimin ve sandığın olduğu yerde darbeden söz edilir mi?
Ancak cumhurbaşkanı seçiminde ortak bir adayda birleşen muhalefeti “şer ittifakı” olarak niteleyen iktidar, şimdi de benzer söylemlerle “Eski Türkiye koalisyonu millî iradeye vurmak darbe için birleşti” iddiasını seslendiriyor.
Böyle demokratlık olur mu?
tweet- Nutuk referanslı “Yeni Türkiye”de, tıpkı 30’ların Nutuk döneminde olduğu gibi muhalif basına hayat hakkı tanımayan bir zihniyet işbaşında.