Kültür Bakanlığının Risale-i Nur Neşriyatına getirdiği keyfî bandrol engeli bir yılını doldururken, güya bu engeli kaldırma gerekçesiyle yasalaştırılan devlet tekelinin de devam ettiği bir süreci yaşıyoruz.
Evet, bandrol keyfiliği bir yaşında.
Yeni Asya Neşriyat’ın, külliyattaki ilgili bahislerden derleyerek hazırlayıp bastığı Vesvese Bahsi isimli risale için yaptığı bandrol başvurusu geçen yıl 3 Nisan’da geri çevrilmişti.
O günden sonra hiçbir risale basılamadı.
Diğer yayınevleri de aynı durumda.
Ancak daha sonra, geçen sonbaharda Meclisten geçirilen torba kanuna zorlamayla tıkıştırılan korsan madde ile, risale basımları kanun metninde ifade edildiği üzere “kamuya mal edildi,” devletleştirildi, kamulaştırıldı.
Ardından bu kanun değişikliğine istinaden çıkarılan hükümet kararnamesiyle, risale basma ve basım izni verme yetkisi Diyanet’in uhdesine verildi. Diyanet de birilerince kendisine dikte edilen eksik ve tartışmalı bir metni yayınevlerine dayatmak zorunda bırakıldı.
Emirdağ-2, Barla Lâhikası, İşaratü’l-İ’caz gibi bazı temel eserlerin bulunmadığı; Şualar’daki Hata-Savab Cetvelinin çıkarıldığı ve “put”un “pot”a dönüştürüldüğü bir metin.
Diyanet’le bir seneliğine geçerli sözleşme imzalayan yayınevleri bunu basabilecekler.
Bu arada, devlet tekeli için AYM’de, hükümet kararnamesi için de Danıştay’da yürürlüğün durdurulması talepleriyle açılan iptal davalarında verilecek kararlar bekleniyor.
AYM’ye ilk başvuru CHP’den gelmişti.
Sonra Ankara 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Mahkemesi de, devlet tekelinin toplam 8 anayasa maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle konuyu Anayasa Mahkemesine götürme kararı aldı.
Öte yandan, eserlerin basım ve neşir hakkına sahiplik iddiasıyla Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesine açılan dava da reddedildi.
Gerek Gebze, gerek Ankara mahkemelerinin kararları, risale neşriyatına yönelik keyfîliklerin hukuk duvarına tosladığının ve toslayacağının işaretleri olarak değerlendirildi.
Dileğimiz, AYM ve Danıştay’dan çıkacak kararların da bu yönde olması ve daha fazla uzamadan artık açıklanması. Çünkü sürecin uzaması, keyfîliklerin ve belirsizliğin devamı anlamına geliyor. Hukuk buna daha fazla izin vermemeli. Ve artık hak yerini bulmalı...
* * *
tweet 1- Darbecilikten yargılanıp ağırlaştırılmış müebbete mahkûmiyetleri kesinleşenler bilâhare beraat ettiriliyorsa, bu nasıl bir hukuk devleti?
tweet 2- Balyozda bazı masumların mağdur edilmesi yanlıştı, şimdi de darbecilikleri tescilli olanların beraat ettirilmesi bir başka vahim yanlış...
tweet 3- Güvenlik gerekçesiyle hukuk-demokrasi ihlallerinin tamgaz sürdüğü bir dönemde terörün adliye basıp savcı katletmesi ne iş? Bu mu güvenlik?!
tweet 4- Terörün darbe ortamı oluşturmak için çok kullanıldığı bir ülkede darbecilerin beraatiyle terördeki tırmanışın irtibatı tekrar sorgulanmalı.