Zaman ve STV yöneticilerine, dizi yönetmen, yapımcı ve senaristlerine ve bazı yazarlara yönelik gözaltı operasyonunun gerçekleştirildiği Pazar günü, olayı aşağıda sıraladığımız tweet’lerle yorumlamaya çalıştık:
Churchill: Sabahın köründe kapınız çalındığında bunun sütçü olduğundan emin olmanın adıdır demokrasi (Süleyman Demirel, Köprü, Ekim-1985).
Geçmişte kendilerine yapılan hukuksuzlukları kullanarak bugünkü konumlarına erişenler, bugün hangi akılla başkalarına hukuksuzluk yapıyor?
4 yıl önce “Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü” deyip sonra milleti aldatanlar unutmasınlar ki: Hukuk bir gün onlara da lâzım olur.
Kendinize yapılmak istendiğini iddia ettiğiniz “darbe”nin misillemesini bir yıl sonra medyaya “darbe”yle yapmaya kalkarsanız komik olursunuz.
Eski darbelere arka çıkıp, TMSF darbesi ile iktidar medyasına dönüştürülenlerin, son operasyona da alkış tutmaları cibiliyetlerinin gereği.
Medya operasyonuna yönelik tepkileri “tiyatro” diye alay konusu yapanlar, son gelişmeler karşısında nasıl “Çevir kazı yanmasın” diyecekler?
Gazetecilerin, akıl dışı şüphelere dayalı ithamlarla görev yerlerinden alınıp gözaltı için Emniyete götürülmesi, ülke için yeni bir utançtır.
2008’de İlhan Selçuk gözaltına alındığında da “Ancak darbe dönemlerinde görülen bu uygulamaların AB adayı Türkiye’de yeri olmamalı” demiştik.
Operasyona ilişkin değerlendirmelerimizi aşağı yukarı özetleyen bu mesajlara ilâveten:
Gözaltılar öncesi konu iddia olarak gündeme gelip de sorulduğunda “Böyle bir soruşturma yok” diyen Başsavcılığın, bilâhare aksi yönde açıklama yapması ne anlama geliyor?
Hakkında gözaltı kararı verilenlere isnad edilen suçların, aynı açıklamada “silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek, üyesi olmak, örgüt kapsamında sahtecilik, iftira” olarak sıralanması, daha ilk bakışta, hukuk ciddiyetiyle örtüşmeyen son derece tuhaf bir tablo ile karşı karşıya olunduğu izlenimi bırakmıyor mu?
Keza, Zaman avukatının verdiği bilgiye göre, “TC devletinin egemenliğini ele geçirmek amacıyla” diye başlayan gerekçenin “makul şüphe”ye dayandırılması da manidar değil mi?
Listedeki medya yöneticileri ve yarım asırlık yazı hayatında dinî konulardan başka birşey yazmayan Ahmet Şahin gibi kalemler mi devletin egemenliğini ele geçirmek için silahlı terör örgütü kuracak, yönetecek, üyesi olacak?!
Ve Tahşiyecilere yapılan haksızlığı telafinin yolunu, yargıyı rövanş aracı olarak kullanmakta gören anlayış hukuk devletiyle bağdaşır mı?
tweet 1- Ahmet Şahin Hoca “İslamda irtica ve takiyye yoktur” başlıklı bir yazı yazdığı için gözaltı listesine dahil edilmiş. Ne günlere kaldık!
tweet 2- Yeni Şafak Yazarı Abdülkadir Selvi soruyor: Kurtlar Vadisi’nde işlenen her konudan dolayı kanal yöneticilerini mi içeri alıyorsunuz?