Merhum Demirel’in son görüşmelerimizden birinde “Halk bir yerden sonra bıkıyor” diyerek ifade ettiği durum, görünen o ki, artık Erdoğan ve AKP için de ortaya çıkmış gibi.
15 yıllık iktidarın sonunda bizzat Erdoğan “metal yorgunluğu” sözüyle ikrar ettiği bu durumu aşmak ve tersine çevirmek için canhıraş bir gayret içerisinde.
Özellikle “kazanıldığı açıklanan” 16 Nisan referandumunda İstanbul ve Ankara’da “hayır” oylarının daha fazla çıkmış olması, partide alarm zillerini çaldırdı.
Başkanlar istifaya zorlanarak, kadrolarda değişiklikler yapılarak, bir değişim ve yenilenme rüzgârı estirilmeye çalışılıyor, ama bunun ne getireceği henüz belirsiz.
Buna karşılık, Sarayın yaptırdığı ve kamuoyuna açıklanmayan anket sonuçlarının pek de parlak olmadığı ifade ediliyor.
28 Şubat zulümlerine tepkinin zirve yaptığı konjonktürde toplumun derinliklerinden gelen dip dalga, 2002 seçiminde AKP’yi tek başına iktidara getirmişti.
Şimdi benzer bir durum, 20 Temmuz hoyratlıklarının evvelce görülmemiş yaygınlık ve vahamette mağduriyetler ürettiği süreçte yaşanıyor ve bu tablo yeni bir dip dalgayı tetikliyor. O dip dalgayla gelen AKP, galiba bu dip dalgayla gidecek.
Şimdiye kadar böyle bir sonucun ortaya çıkmasını engelleyen veya geciktiren en önemli sebep, siyasette halka güven verecek bir alternatifin bulunmayışı idi.
Herşeyi kendi kontrol ve tekelinde toplayan iktidar da, alternatif olma potansiyeline sahip olan adreslere insafsızca uyguladığı sıkı markajla buna izin vermedi.
Ancak görünen o ki, artık bu durumun sonuna geliniyor. Muhalefetin izlediği doğru stratejiler, özellikle CHP’nin ısrarlı adalet vurguları ve son olarak Meral Akşener’in İyi Parti’si, siyasette yeni bir dengenin oluşmakta olduğunu gösteriyor.
Tek adam rejimine iyice hapsolan iktidardaki iç tasfiyelerin biriktirdiği tepki birikimi de bu şekillenmeye katkı sağlıyor.
Böyle bir tabloda muhalefet partileri adalet, hukuk, demokrasi ortak paydasında güç birliğini başarabildikleri takdirde, siyaset çok farklı bir mecraya girebilir.
Ve bu mecra ülkenin önünü açabilir.
***
- “Dimdik ayakta” denilen “Cumhuriyet ruhu”ndan kastedilen, tek parti ve tek adam sistemine dönüş ise doğru! Ama tarih geriye doğru yürümez!!!
- 1923 cumhuriyetinde demokrasi yok. Demirel: “Atatürk idaresini ihyaya kalktığınız takdirde tek partiyi özlemekten başka yapacağınız birşey yok.”
- İstiklal Savaşı zaferinin cumhuriyet adıyla bir istibdat rejimi için kullanılması nasıl kabul edilemezse, aynı şey 15 Temmuz için de geçerli.