Said Nursî’nin “Şu milletin saadet ve selâmeti Ermenilerle ittifak ve dostluğa bağlıdır” sözüyle dile getirdiği gerçek, bugün birilerince hâlâ bir kan davası mantığıyla hesabı peşinde koşulan “mukatele”yi baştan önleyecek panzehiri ihtiva ediyordu.
Onun bu müsbet ve yapıcı yaklaşımı, bugün dahi geçmişe bir çizgi çekip beyaz bir sayfa açarak geleceğe birlikte yürüme iradesine güçlü bir temel oluşturacak nitelikte.
Konunun tarafı olan herkese mesaj veriyor.
Karşılıklı olarak birbirine “düşman” nazarıyla bakanlara “Düşmanlığın asıl sebebi istibdattır” diyor. Neden? Çünkü baskı rejiminin, kendisini ayakta tutmak ve ömrünü uzatmak için kullandığı en etkili yollardan biri, idaresi altındakileri birbirine düşürmek.
Aynı taktik bugün de uygulanmıyor mu?
Said Nursî’nin tavsiyelerinin öncelikli muhatabı Türkler ve Kürtler başta olmak üzere ülkede ekseriyeti oluşturan Müslüman ahali.
Bediüzzaman bizlere diyor ki:
Ermenilere değil, kendi içinizde bulunan ve sizi mahveden cehalet, zaruret ve husumete düşman olun. Sizi başkalarına düşman edip kendi gemisini yürüten istibdadın tuzağından kurtulun. Ve sizden çok daha önce uyanıp dünyaya yayılan, ittifak halinde yekvücut olmanın gücünü kullanan, ilim ve eğitimle kendilerini geliştiren Ermenilerin bu özelliklerini kendinize örnek alarak, siz de kalkının, gelişin ve onlarla yarışır hale gelin.
Sonra da, Hz. Âdem zamanından beri süregelen komşuluk ilişkisinin gereği olarak, onlara barış elini uzatıp adaletle davranın.
Bunları yapmayıp körlemesine düşmanlık ederseniz, bu cahil, fakir ve dağınık halinizle onları mağlûp etmeniz zaten imkânsız.
Said Nursî’nin bir asır önce yazdıklarından, Ermeni diasporasına yönelik güncel ve yine yapıcı mesajlar çıkarmak da mümkün:
90 yıl önceki olaylardan bugüne ve geleceğe yönelik husumet çıkararak kan davası peşine düşmek, siyasî çıkar hesapları peşinde koşmak yerine, elinizdeki imkânları, atalarınızın yaşadığı toprakların imar, ihya ve inşasına yardımcı olmak için kullanın. Soykırım iddiaları için harcadığınız çabayı, Türkiye’nin demokratikleşmesine yöneltin.
Hrant Dink de öyle demiyor muydu?
(24.1.07’de çıkan yazımızdan alınmıştır.)
tweet- Üstad CHP Genel Sekreteri Hilmi Uran’a yazdığı mektupta “Dinle ve milletle barışın” tavsiyesinde bulunurken hâşâ yanlış birşey mi yaptı?