"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman ve Abdülhamid

Kâzım GÜLEÇYÜZ
28 Aralık 2014, Pazar
Türkiye Yazarı Fuat Bol’un edep dışı ifadeleri ile bir defa daha gündeme gelen konuyla ilgili olarak, Üstad hayatta iken talebelerinden Muhsin ve Ziya imzalarıyla kaleme alınan bir mektupta şu açıklamalar yapılıyor:

Bir muallim kardaşımıza, Üstadımız Hürriyet başında söylediği nutuklarda, Sultan Hamid’e hücum etmiş ve o kıymettar padişahın kıymetini takdir etmemiş gibi bir şüphe gelmiş.

Elcevap: Biz Üstadımızdan aldığımız hakikat-i hal ile cevap veriyoruz.

Evvelâ: Üstadımızın bütün hayatındaki birinci düsturu, Kur’an-ı Hakîmin bir kanun-u esasîsidir ki: “Bir adamın cinayetiyle başkası mesul olamaz” kaide-i Kur’aniyesi ile, “O padişahın zamanındaki hükümetin hataları ona verilmez” diye daima hayatında ona hüsn-ü zan etmiş, onun bazı zaman mecburiyetle ettiği kusurları da, onun muarızlarına karşı da tevile çalışmış.

Saniyen: Üstadımız, Hürriyetin başında bütün kuvvetiyle şeriat dairesindeki hürriyet-i şer’iyeyi sena etmiş, nutukları ile halkları o hürriyete davet etmiş ve hürriyet-i şer’iyeye muhalif olanlara demiş ki:

“Eğer şeriat dairesinde olmazsa, istibdat namını verdiğiniz, bir şahsın mecburî, cüz’î ve hafif istibdadı, pek şiddetli bir istibdad-ı küllî olup inkısam edecek. Herkes bir nevi müstebit olur. İstibdad-ı mutlak çıkar. Binler istibdat hükmüne dönecek, yani, hürriyet ölecek, bir istibdad-ı mutlak çıkacak.” (...)

Salisen: Üstadımız, o zamanda bir hiss-i kable’l-vuku nevinde şimdiki âlem-i İslamın ecnebi istibdadından kurtulması ve bir cemahir-i müttefika-i İslamiye tarzında tezahüre başlamasını tasavvur etmiş, ümit etmiş, hissetmiş ve bütün kuvvetiyle bağırmış, hürriyet-i şer’iyeyi takdir etmiş. O zamanki hutbelerinde demiş ki: “Hürriyet, terbiye-i İslamiye ile olmazsa, ölecek; bir istibdad-ı mutlak, yerine çıkacak.”

Rabian: Üstadımızdan hem işitmiş, hem halinden anlamışız ki, ecnebilerin şiddetli desise ve kuvvetlerine karşı gösterdiği sebat ve kanaat; hususan âlem-i İslamın kısm-ı âzamının halifesi olmak; hem biçare vilâyat-ı şarkiyenin bedevi aşairini Hamidiye Alayları ile en yüksek bir derece-i askeriye ve medeniyeye onları sevk etmesi, Hamidiye Camiinde her Cuma günü bulunması, şeair-i İslamiyeye elden geldiği kadar müraat etmesi, daima Yıldız dairesinde manevî üstadı kabul ettiği bir şeyhi var olduğu gibi çok hasenatı için, Üstadımız, bütün hayatında onun padişahlar içinde bir nevi veli hükmüne geçtiğini kanaat etmişti. (Eski Said Dönemi Eserleri, s. 307)

* Bir dönem Yeni Asya yazarları arasında yer alan Abdülkadir Badıllı Ağabeye Allah’tan rahmet; ailesine sabr-ı cemîl niyaz ediyorum. Nur içinde yatsın. Ruhu şad, mekânı Cennet olsun. 

Okunma Sayısı: 3561
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdurrahman KOÇAK

    28.12.2014 21:41:30

    A.Basir 26.12.2014 tarihli bu köşeyi okumadınızmı."Üstadı ziyaretlerinden de aldığı feyizle risale eksenli orijinal ilmî eserlere imza atan Abdülkadir Badıllı Ağabeyin emekleri unutulur mu?"

  • mustafa

    28.12.2014 20:55:21

    A.basir sacmalamişsın

  • A. Basir

    28.12.2014 15:33:47

    Badilli agabey Yeni Asyada yazdigi icin mi rahmeti haketti ---------------´´Ustadin talebesi oldugu icin mi----------yazmasa rahmet okumayacakmiydin

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı