Geçen Ekim ayında, 14 yıl aradan sonra tekrar okutulan Ankara Kocatepe Camiindeki Bediüzzaman Mevlidi esnasında EuroNur Video ekibinin sorularını cevaplarken, bu mevlidlerle Türkiye’de yaşanan demokrasi serencamının irtibat ve ilgisini örneklerle anlatmıştık.
Son Isparta Mevlidinde de tekrarladık.
Kısaca özetleyecek olursak:
Yeni Asya’nın yeni bir doğuşla yoluna devam ettiği 1990 yılının 28 Ekim’inde Kocatepe’de okuttuğu ilk mevlid, laikçi Kemalist cenahta kıyametler kopardı. “Nurcular tam da 29 Ekim’in arefesinde başkentin göbeğinde gövde gösterisi yapıp cumhuriyete meydan okuyorlar” gibi seviyesiz iftira ve çarpıtmalarla ortalığı ayağa kaldırdılar.
Hakikî ve samimî dindar cumhuriyetçi olan Nur Talebelerine karşı bu çığırtkanlığı yapanların başını, şimdilerde “antiparalel” furyasının tetikçiliğini üstlenen Sabah gazetesi çekiyordu. O zaman Dinç Bilgin'in elindeydi, şimdi iktidarın kontrolünde. Demek ki, sahipleri değişse de tıynet değişmiyor.
Medyada estirilen bu fırtınanın ardından zamanın Ankara DGM Savcısı Nusret Demiral harekete geçirildi. Ankara Büromuza baskın yapıldı, mevlid tertip heyetinde vazife alan Yeni Asya mensupları gözaltına alınıp 15 gün boyunca nezarette tutuldu. Mevlidin duasını yapan ve şimdi rahmetli olan Cemal Gündoğdu Hocaefendi dahil...
Üstelik başta Yönetim Kurulu Başkanımız Mehmet Kutlular olmak üzere, bütün heyet üyeleri basında çıkan haberler üzerine ifadelerini vermek için kendi ayaklarıyla savcılığa gittikleri halde Demiral ifadelerini almadı, nezarete aldırdı ve 15 günlük gözaltı süresinin sonuna kadar da içeride tuttu.
Sonra tutuklanmalarını da istedi, ama mahkeme bu talebi kabul etmeyip arkadaşlarımızı serbest bıraktı. Ardından Demiral, TCK’nın o zaman yürürlükte olan ve yıllardır Bediüzzaman’la Nur Talebeleri başta olmak üzere dindarları baskı altında tutmak için kullanılan 163. maddesinden dava açtı. Ve davanın ilk duruşması görülecekti ki...
Bu madde, aynı kanunun 141 ve 142. maddeleriyle birlikte Meclis gündemine geldi ve yürürlükten kaldırıldı. Böylece ilk Bediüzzaman Mevlidi bir demokrasi ayıbının tarihe karışmasına vesile oldu. (Yarın 99 mevlidi.)
* Nur hizmetinin emektarlarından Rüştü Tafral, Risale-i Nur’un şerh, izah ve tanzim bağlamında “fihrist” çalışmasının öncü isimlerinden biriydi. Yakın hizmet arkadaşları arasında “filozof” olarak anılması, ondaki tefekkür derinliğinin bir ifadesiydi. Allah rahmet eylesin. Mekânı Cennet olsun. Yakınlarına sabır diliyorum.
Devlet Tekelinin AYM Tarafından İptali