"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın şeriat yorumu

Kâzım GÜLEÇYÜZ
16 Ağustos 2015, Pazar 14:27
Şeriatın yüzde 99’unu oluşturan iman, ibadet ve ahlâk boyutlarındaki muhteva ve prensiplerin akıl ve tecrübe ürünü olan günümüz anlayışı ile çelişen ve çatışan herhangi bir tarafı yok.

Gerçi bir dönem materyalist ve inkârcı cereyanlar akıl ve bilimi inanç ve dinin karşısına çıkarmaya çalıştılar; ama aklı yaratanın da, vahyi indirenin de Allah olduğunu, bilimlerin konusunu teşkil eden kâinatla Kur’an’ın aynı kaynaktan gelip birbirlerini tefsir eden kitaplar olduklarını izah ve ispat ederek anlatan Risale-i Nur bu taarruzları püskürterek “küfrün belini kırdı.”

Şeriatın muamelât ve ukubat (ceza) kısımlarına müteallik bazı konularda ise modern hukukun ayrıldığı noktalar mevcut.

Burada konunun detayına girmeden önce esasa taalluk eden hususlara bakalım:

Birincisi: Şeriatın ulema tarafından fıkıh olarak tanzim ve tedvin edilmiş formunun dört temel kaynağından biri olan Kur’an için Üstad “Zaman ihtiyarlandıkça Kur’an gençleşiyor, rumuzu tavazzuh ediyor (mesajları açığa çıkıyor” diyor (Mektubat, s. 894).

Keza, “Beşerin asarı (eserleri) ve kanunları beşer gibi ihtiyar oluyor, tebdil ediliyor (değiştiriliyor). Fakat Kur’an’ın hükümleri ve kanunları o kadar sabit ve rasihtir (kuvvetli ve köklüdür) ki, asırlar geçtikçe daha ziyade kuvvetini gösteriyor” diyerek bu manayı ifade ediyor (Sözler, s. 658).

“Şeriat-ı garra kelâm-ı ezelîden geldiğinden ebede gidecektir” sözü de (Hürriyete hitap, Eski Said Dönemi Eserleri, s. 178).

Bu hükmün gerekçesini sürekli bir tekâmül, gelişme ve olgunlaşma istidadına sahip olarak yaratılan kâinat ağacının bir dalı olan insana bahşedilmiş aynı kabiliyetle açıklıyor Üstad. Bu yeteneğin insanlar arasındaki fikir alışverişi ile ortaya çıkardığı ürün ve neticelerin, insanlığı mütemadiyen ileriye doğru götürdüğünü söylüyor.

Nasıl bir canlı yiyip içerek büyüyorsa, şeriatın da insana verilen akıl, fikir, muhakeme istidadı ile sonsuz gelişmeye açık bir niteliğe sahip olduğunu ifade ediyor.

Yani Bediüzzaman’ın şeriat tanımı, birilerinin iddia ettiği gibi donuk ve statik değil, vahyin müstakim akılla yorumunu öngören canlı, dinamik ve ihtiyaçlara göre yenilenmeye açık bir anlayışı aksettiriyor.

Tweet (@nnurener’den)- En muazzam demokrasi manifestosu olan Münazarat’a dönsek yönümüzü? Daha ne kadar kan akacak? Üstelik çözümü belliyken...

Okunma Sayısı: 4728
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı