Daha sonra Üstadın adı Mecliste yeniden gündeme gelmiş. HDP, Şeyh Said ve Seyid Rıza ile arkadaşlarının arasına Üstadı da katarak, mezar yerlerinin tesbiti ve iadesiyle ilgili TBMM araştırması açılması için Meclise bir önerge vermiş.

Gerek önergede, gerekse imza sahipleri adına yapılan konuşmada mesele yine “Kürtlük” üzerinden takdim edilmiş.

Üstadın adı da o bağlamda konulmuş.

Önergeye karşı söz alan AKP Sinop Milletvekili Nazım Maviş, HDP’yi samimiyetsizlikle ve ölüler dahil her türlü kutsaldan siyasî rant devşirmekle suçlamış ve “HDP’nin temsil ettiği değerler, Bediüzzaman’ın, karşısında mücadele ettiği değerlerdir” diyerek şöyle devam etmiş:

“Bediüzzaman, Şeyh Said, Seyid Rıza bu toprakların değerleri. Doğru ya da yanlış, bu toprakların değerlerinden beslenip fikir üretmiş, çözüm sunmuşlardır.”

Burada bir karışıklık var. Sayılan üç ismin, gündeme getiriliş bağlamındaki ortak paydaları mağduriyet. Her birinin ayrı birer değer olduğu da vakıa. Ama fikir ve çözüm üretme noktasında Bediüzzaman diğer iki isimle bir tutulabilir mi?

Maviş’in HDP’lilere “Siz bu coğrafyanın problemlerinin çözümünü Marksist ya da Leninist teoride arayacağınıza Bediüzzaman’ın reçetelerinde, risalelerinde arasaydınız, bugün samimiyetinizi burada tartışmıyor olacaktık. Eğer siz samimi olsaydınız, bugün Türkiye bölgenin ve dünyanın en huzurlu ülkelerinden birisi olacaktı” eleştirisi ise doğru ve haklı.

HDP Bediüzzaman’ı dinleseydi Güneydoğu ve terör bu boyutlara gelmezdi.

Ama bu eleştirinin, tersinden AKP için de geçerli olduğunu ıskalamamak lâzım.

Dört dönemdir iktidarı elinde bulunduran AKP, iki kez başlatır gibi yapıp sonra askıya aldığı çözüm süreçlerinde Said Nursî’yi referans alsaydı, kalıcı barış ve huzura doğru çok mesafe almış olurduk.

AKP böyle yapmadı; acı tablo ortada.

Üstad Bediüzzaman’ın eserleri ve fikirleri kısır siyasî çekişmelerin ve iktidar kavgalarının aracı değil, ilacıdır http://www.yeniasya. com.tr/kazim-gulecyuz/iktidar-kavgasi-ve-bediuzzaman_215150 …