15 Temmuz’dan bir hafta sonra üç ay için ilan edilen OHAL’in iki ayı dolduktan sonra kaldırılıp kaldırılmayacağı değil, uzatılıp uzatılmayacağı ekseninde oluşturulan gündem, MGK’dan çıkan “Üç ay uzatılsın” şeklindeki “tavsiye” kararı ve Erdoğan’ın bunu takip eden beyanları ile devam ediyor.
Hatırlanacağı gibi, OHAL ilan edildiğinde bunun bir-bir buçuk ay içinde kaldırılmasını bir temennî olarak dile getiren bakanlar olmuştu. Uzatma bahsi konuşulduğunda muhtemelen aynı isimler “Artık bitirelim” demiş olmalılar ki, Cumhurbaşkanı onlara şöyle dokundurdu:
“Bakan arkadaşlara akıl veriyorlar, diyorlar ki: ‘Bir yıl olağanüstü hal Türkiye için doğru değil, şu üç ayı bir daha uzatmayın ha.’ ”
Muhtarlara hitaben yapılan konuşmanın bu kısmında “coşan” bir muhtar OHAL için “12 ay olsun” deyince de Erdoğan’ın mukabelesi “Dur bakalım ya, sabırlı ol, belki 12 ay da yetmeyecek” şeklinde oldu.
Ve milletin OHAL’in uzamasından yana olduğunu savunan Cumhurbaşkanı bunu hemen oracıkta yaptığı oylamanın sonucu ile “ispatlayıverdi.” Muhtarlar ittifakla OHAL’in uzatılması için el kaldırdılar.
Böylece MGK ile başlayıp muhtarlarda sonuçlanan ve hükümetle Meclisi emrivaki ile karşı karşıya getiren “Saray usulü demokrasi”nin bir örneği daha sergilendi.
Erdoğan’ın “Normal zamanlarda yapamadığımız birçok şeyi OHAL’de yapabiliyoruz” sözü ve anamuhalefetin “Ne yapmak istiyorsanız Meclise getirin, orada yapalım” teklifini geri çevirmesi, şartlara bağlı istisnaî ve geçici bir yönetim modeli olarak öngörülen OHAL’i iyice benimseyip kalıcı kılma niyetini mi ele veriyor?
Böyle bir niyet varsa, bunun demokratik hukuk devletine ödeteceği ağır bedeller ya dikkate alınmıyor veya bile bile ve göz göre göre, başka hesaplarla gözardı ediliyor.
Başkanlık ısrarı toplumda yeterli desteği bulamayınca, ucu açık ve sonu belirsiz bir OHAL uygulaması ile, adı konulmamış bir başkanlık sistemi hayata geçiriliyor.
Ve Meclis fiilen bypass edilerek OHAL KHK’ları ile yapılan olağanüstü tasfiyeler, sebep oldukları geniş çaplı mağduriyetlerle toplum vicdanında yeni yaralar açıyor.
Hicrî 1438 yılının Türkiye’ye, İslam âlemine ve bütün insanlığa barış, adalet, huzur, hayır ve saadet getirmesini Rabbimizden niyaz ediyoruz.
Muhammed Nur Sungur: Dua vesilesi olur maksadıyla yazıyorum. Epeydir kanser tedavisi gören amcam Sabri Sungur rahmet-i Rahman’a kavuştu. EL-FATİHA.
M. Nur Sungur. Merhum amcam hafız-ı Kur’an idi. Kabri pürnur, mekânı Cennet ve Hz. Resulullah (ASM) Efendimiz ve Kur’an şefaatçisi olsun inşaallah.