"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bandrol ve devlet tekelini aştık... Bu zulümler de bitecek inşaallah

Kâzım GÜLEÇYÜZ
28 Mayıs 2017, Pazar
Risale-i Nur neşriyatına 3.4.14’ten itibaren getirilip 666 gün boyunca devam eden bandrol engelinin devlet tekeline dönüştüğü süreçte Yeni Asya buna karşı hukuk zemininde verdiği kararlı mücadelede tek başınaydı.

Risale basan diğer yayınevlerine “Bu mücadeleyi birlikte verelim” çağrısı yapmış, ama çoğundan cevap alamamıştı.

Dahası, haksız suçlama, iftira ve karalama kampanyalarına hedef olmuştu.

Ama Yeni Asya camiası bunların hiçbirine itibar etmeyip, gücünü inancından ve haklılığından alan kararlı duruşunu devam ettirdi. Hattâ yetkinin Diyanet’te olduğu dönemde “Siz de başvurun ve risaleleri basın” teklifine de itibar etmedi.

Bu tavrı, konunun gündeme geldiği bir temsilciler toplantısında da teyid edildi.

Ve çok geçmeden, bu sağlam ve tavizsiz duruş neticeye ulaştı; önce Anayasa Mahkemesi devlet tekelini iptal etti; ardından Danıştay, yetkiyi Diyanet’e veren kararnamenin yürürlüğünü durdurdu; sonra da Saadet Hanımın aslına uygunluk şartıyla isteyen herkesin risale basabilmesine izin veren muvafakatnamesiyle sorun tamamen çözülmüş oldu.

Şimdi Yeni Asya bir başka mücadeleyi daha hayli zamandır tek başına veriyor.

Paralel yapı diye başlayıp 15 Temmuz sonrasında f.ö ile mücadele adı altında sürdürülen tasfiye ve kıyım operasyonlarında mağdur edilen masumların hukukunu da sadece Yeni Asya müdafaa etti.

Hedefe konulan camianın üst kademesinin tavır ve çizgisine yönelik ilkesel rezerv ve itirazlarını kendi üslûbuyla dillendirmeye devam ederken, masum tabanın maruz bırakıldığı zulümlere karşı çıktı.

Bunu  yaparken, f.ö’cülükle suçlandı. Bu eksende inanılmaz iftira ve hakaretlere, karanlık algı operasyonlarına, kara propagandalara ve tehditlere hedef oldu.

(Üstelik bunu yapanlar, daha yakın zamana kadar o camiaya alkış tutanlardı.)

Sonuçta Yeni Asya bunlara da papuç bırakmadı ve aynı kararlılıkla devam ettirdiği duruşunu, son temsilciler toplantısında şahs-ı manevî tekrar tasdik etti.

Bu tasdik, zulümleri bitirmenin yolunu da açacak inşaallah. Tıpkı bandrol gibi.

***

Ramazan’ı, habire mağduriyet üreten bu süreci bitirme fırsatı olarak kullanacak bir sağduyu ve vicdan yok mu? http://www.yeniasya.com.tr/video/adalet-ve-huzur-icin-ramazan-firsati_433201

Haksız yere özgürlüklerini gasp ettiğiniz masumları Ramazan’da da içeri tutmaya devam ederseniz, vebaliniz daha da katmerlenir...

Said Nursî-“Meb’usana hitap” makalesi (26 Aralık 1908): Avrupa da bizden yalnız adaleti ister ve medeniyeti bekler; tâ muvazenesi bozulmasın.

Okunma Sayısı: 7486
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ahmet

    4.6.2017 14:16:31

    malumunuz, hakkı savunmak, CENAB-I HAKK'I razı olduğu amellerin başındadır.. HZ. ALLAH YARDIMCINIZ OLSUN

  • Adil

    28.5.2017 21:30:01

    Bu zulumlerde bitermi acaba.4 yaşındaki kizim babasını para kazanmaya gitti biliyor.anne artık para istemiyorum ne olur gelsin çok özledim diyor.ihracdan 9 ay sonra tutuklandı.

  • Bir magdur

    28.5.2017 20:42:40

    Bu zulme bu mubarek zaman diliminde ortak olanlar ve destekleyenler, hepimizin hesabi cetin olacak ama sizlerin ki binlerce belki milyonlarca masumun hakki uzerinizde olarak daha da çetin olacak. Allah (cc) akil fikir versin bunlara ki hala firsat varken dönsunler şu çikmaz sokaktan...

  • Abdurrahman KOÇAK

    28.5.2017 19:26:38

    Yeni Asya adalet tarihini yazmaya devam ediyor....

  • Hacer

    28.5.2017 16:42:40

    Yeni Asya ailesi Rabbim herbirinizden razı olsun.dik durusunuzdan dolayı

  • Özcan Erkiş

    28.5.2017 14:50:36

    ( 5 ) Sayın Çakır'ın yazı başlığında olduğu gibi hepimize "Eyvah ki eyvah! " dedirten, mülkü temelden sarsan başta adaletsizlik olmak üzere pek çok "dinamitler" toplumsal barışı ve hayatımızı dinamitlerken iktidar, kendi ömrünü uzatmanın derdinde. Meselâ, 1923-1950 arasında tek adam, tek parti ve tek sesli rejimle 27 yıl ömür süren antidemokratik sistem, nihayet milletin "Yeter! Söz milletin!"demesiyle tarihin mezaristanına gömüldü. Demek zulüm uzun ömürlü değil. Almanya, İtalya, Sovyet Rusya, Ortadoğu vesair diktacı zalim ve zulümlerin örnekleri ve âkıbetleri ortada. Demek kuyruklu yalanların bile üzerini örtüp gizleyemediği nice hak ve hakikat var ki, vakti gelince bütün bütün parlaklığı ile ortaya çıkıyor. Mazlumun duâsından sakınmak gerek. Zira "mazlumun âhı indirir şâhı"diyorlar. Bizden hatırlatması!

  • Özcan Erkiş

    28.5.2017 14:19:01

    ( 4 ) Bediüzzaman Hazretleri idam ile yargılandığı dâvâdan beraat edince, mahkemeye teşekkür yerine "Zalimler için yaşasın cehennem!" demişti. Demek hak ve haklı zillet göstermez. M.Âkif de bu mânâda "Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem / Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem! " diyor. Zulüm boyutunda mağduriyetlerin olduğu şu süreçte sırf iktidara yaranmak gayesiyle 3 maymunu oynamak yahut olup biteni kamuoyundan gizlemek için yalanı istimal etmek mağduriyetleri daha da katmerli hâle getirmez mi? Böyle bir vebale bir mümin veya müminlerin şahsı manevisi nasıl ortak olabilir? Bunda nasıl bir zaruret, maslahat yahut içtimai fayda vardır? Kendimizi tepeden tırnağa bir "check up" yapalım lütfen! Yoksa mahkeme-i Kübra'da buna imkan ve fırsat bulunmamaktadır.

  • Özcan Erkiş

    28.5.2017 14:02:11

    ( 3 ) Bildiğimiz fakat yaşamadığımız başka gerçekler de vardır. Zira bilmek ayrı yaşamak ayrıdır. Tıpkı bakmak ile görmek arasındaki fark gibi. Bir mümin için en tehlikeli olandan başlayalım :Yalan! Hepimiz biliyoruz ki, siyasal İslâmcı iktidarın çok vaatlerinden biride 3Y ile mücadele idi. Yâni yolsuzluk, yoksulluk ve Yalan. Fakat esefle gördük ki en çok istimal ettikleri savunma silahı da yine YALAN oldu değil mi? Mağduriyet sürecini yaşıyorken, "Mağdur falan yok!" demek yalan değilse nedir? 16 Nisan referandumu öncesi söylenen yalanları saymıyoruz bile. Peki imana taban tabana zıt bir yalanı bir mümin bilerek ve isteyerek nasıl ve neden söyler? Söylüyorsa maksad ve menfaati nedir? Fakat unutmayalım ki Yeni Asya gibi bir "Molla Kâsım" çıkar ve yalanların mumu yatsıya kadar da yanmaz, değil mi?

  • Özcan Erkiş

    28.5.2017 13:00:55

    ( 2 ) Ayrıca bugün geldiğimiz noktada anlıyoruz ki 2015'de kamu düzeni gerekçesiyle, şiddetli muhalefet ve itirazlara rağmen yasalaşan İç Güvenlik Yasası, aslında kamu düzeninden ziyade, iktidarın kendi düzenini kurmak adına, bu kaygı ve niyet ile yapıldığını şu mağduriyet sürecinde alenen görmüş olduk. Zira kamu düzenini korumak için yeterince yasal mevzuat yok muydu? Vardı ama iktidar önce onu sonra 15 Temmuzla OHAL ve KHK'lar ile demokratik hukuk devletini askıya alarak binlerce insanın mağduriyetini netice veren süreci başlattı. Bu gerçeği hepimiz biliyoruz. Fakat tuhaf olan şey, ehl-i hak ve hakikatin, hak ve hukuksuz bu süreçteki tavrıdır. Bu süreç içtimai hayatımız için bir turnusol kâğıdı vazifesi görmüştür.

  • Özcan Erkiş

    28.5.2017 12:47:32

    Sayın Güleçyüz, Hak mağlup olmadığı gibi Hakka istinad eden haklı da -inşâallah -mağlup olmaz ve olmayacaktır. Yeni Asya'nın şu mağduriyet sürecindeki hakkaniyetli tavrı bunun en büyük delilidir. Hak üzerinde sabit kadem olabilmenin cesaret ve yürek istediği bu antidemokratik ortamda; maalesef, hak ve hakikat ideolojiye, partizan ve müfrit tarafgirliğe feda edildi. Sayın Battal ın çok güzel tesbitiyle şahsî, siyasî ve içtimai hayatta (ve tabiki câmialarda) ciddi "eksen kayması" oldu. Eksen kayması da türlü illetlerin, içtimai hayatta neşvünema bulmasına sebebiyet verdi. Meselâ, yalan ve riya, yağcılık ve menfaatperestlik..gibi onlarca hastalık toplum bünyesinde nüksetti. İşte bu illetler, herhalde şu anda bu zulumatlı süreçte yadırgadığımız yahut "olamaz " dediğimiz pek çok menfi tavırlara sebebiyet verdi. Yoksa müminin mümine adavetini ve zulme maruz kaldığında sessiz kalması yalnızca "korku"ve "baskı"ile izah edemeyiz. Elbette "hiss-i havf" göz ardı edilecek bir hissiyat değildir.

  • Şerife

    28.5.2017 11:19:35

    Allah ebeden razı olsun.Inşallah ahirette en mükemmel ile karşılığını bulur,Peygamber Efendimiz e komşu olursunuz..

  • Özkan tuncay

    28.5.2017 09:01:43

    İnşallah bugünler bitecek. Mağdurun ve malumunuz yanında olduğunuz için Allah razı olsun

  • Fatih

    28.5.2017 06:03:10

    Yeni Asya camiasından Allah ebeden razı olsun.

  • Ahmet

    28.5.2017 00:24:58

    Bu mübarek günlerde Allah (cc) yar ve yardımcınız/yardımcımız olsun inşallah...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı