"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bağdat Paktı ve İsrail

Kâzım GÜLEÇYÜZ
30 Ağustos 2024, Cuma
Türkiye’nin 2000’li yılların ikinci yarısında Suriye ve Irak’la başlattığı yakınlaşma siyaseti, İsrail Dışişleri Bakanlığı Siyasî Araştırmalar Bölümü eski Başkanı Aryen Levin’e, Menderes’in Irak’la yaptığı ve sonra Pakistan’la İran’ın da katıldığı ittifakı hatırlatmıştı.

The Jerusalem Post gazetesindeki makalesinde Menderes’e “hırslı ve dalavereci” diye hakaret etmekten geri durmayan Levin, sözünü ettiği Türkiye-Irak-Pakistan ittifakının, 1950’lerin başlarındaki Sovyet tehdidine karşı Ortadoğu’da bir savunma paktı oluşturmak isteyen ABD ve İngiltere’nin teşvik ve yönlendirmeleri sonucu kurulduğunu vurgulamıştı.

Aynı ittifaka Bediüzzaman, İslam âlemindeki üç önemli ülkenin bir araya gelmesini bütün Müslümanların ve insanlığın barış ve selâmeti için başlangıç olarak gören bir bakış açısıyla yaklaşıyor ve bu fikrini, Bayar ve Menderes’e yazdığı mektupla iletiyordu.

Önce Bağdat Paktı adıyla Türkiye-Irak arasında akdedilen; ardından Pakistan, İran, İngiltere ve daha sonra ABD’nin katılımıyla CENTO olarak genişletilen bu ittifakın iç darbelerle sabote edilmesinde, büyük ihtimalle İsrail’in tepkisi de etkili olmuş olmalı.

Nitekim Müslüman ülkeler ne zaman birbirlerine yakınlaşmaya yönelse, birtakım fitne merkezleri hemen harekete geçerek, bu gelişmeyi sabote edip engellemeye çalışıyorlar. Hep böyle olmuş.

Burada hem yakınlaşma çabasındaki İslam ülkelerinin, hem de dünya politikasındaki etkinliklerini devam ettiren ABD ve İngiltere gibi ülkelerin, İsrail’i ve irtibatlı olduğu güç merkezlerini dizginleyip etkisiz kılarak, olumlu gelişmeleri yine sabote etmelerine fırsat vermemeleri lâzım.

Ama bakıyoruz, maalesef, bu fırsat yine verildi ve veriliyor. Suriye ve Irak’la başlatılan yakınlaşma, yerini Suriye’de iç savaşla, Irak’ta “sınırötesi operasyonlar”la tırmandırılan bir gerginliğe bırakırken; bu durum, bölgede zaten var olan ve yıllardır çözülemeyen kronik sorunlara yenilerini ekledi ve içinden çıkılması daha da zor bir kriz ve kaos tablosu şekillendi.

Bunun, gerilim ve çatışmadan beslenen odaklar dışında kimseye faydası yok. Onun için bu gidişata bir an önce “dur” denilmeli ve ibre tekrar barışa doğru çevrilmeli.

İslam ülkelerinin yakınlaşması bu bağlamda çok önemli. Kur’an hakikatlerine dayalı bir İslam birlik ve dayanışmasına Hıristiyan âleminin vereceği desteğe duyulan ihtiyaç da artarak devam ediyor.

Okunma Sayısı: 1772
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Bey

    30.8.2024 19:57:01

    Tabiki sadeleştirilmemeli Kenan bey. İman davası yanında diğer dertler tâli meseledir.

  • Kenan

    30.8.2024 16:33:31

    Dünya kadar derdimiz var.. hâlâ sadeleştirmeli mi sadeleştirmemeli miyiz derdindeyiz.😔😔😔😔

  • Ramazan Şahin

    30.8.2024 12:27:31

    Bu Paktlar İslâm birliği adına atılmadı.ABD/İngiltere'nin zoru ile SSCB'ye karşı kuruldu.İslâm birliğini sağlamak çok zor. Bunun için İslâm ülkeleri arasındaki teolojik inanç farklılıkları giderimeli,çok bilinçli ve akıllı bir nesil yetiştirmeli. Bediüzzaman bir uluslararası ilişkiler uzmanı değildi.Bizim yanlışımız bir şeyhe bağlanıp her alanda onu uzman kabul ederek emrine girmek, onu her alanda görüş bildirmeye zorlamak, bir konuda bilgisi yoksa bile onun Allah ile irtibatı kuvvetlidir, o yanılmaz deyip illa onun dediğini yapmaktır. Halbuki devlet yönetimi tamamen bir uzmanlık alanıdır ve hükümet ve meclis istişaresi ile yapılır. Devlet yönetimi şeyhle olmaz. Nitekim Gülen cemaati de o kadar büyümüştü ki bir kişinin fikriyle yönetmeye kalktılar. Netice ortada.Ortak akıl, bilim ve dinin temel kuralları klavuz olmalı. Sosyal/fen bilimlerini çok iyi bilmeliyiz.Her konuda üstad böyle diyor yerine, bilimin ve başkalarının da ne dediğine bakmamız gerek.

  • A. AYDIN

    30.8.2024 03:47:08

    İttihad-ı İslâma henüz "muhtaç" ve "mecbur" değiller ki, destek yerine köstek oluyorlar. Fakat Ye'cüc ve Me'cüc'den korunabilmek için "mecbur" kalacaklar.

  • Reis?

    30.8.2024 00:27:06

    BOP Eşbaşkanı vazifesini yaparken mi? Zor dostum zor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı