Gelinen aşamada, bir taraftan özellikle Bylock gerekçeli gözaltı ve tutuklamaların hız kesmeden devam ettiği, diğer taraftan artık tahliye formüllerinin konuşulmaya başlandığı çelişkili bir tablo ile karşı karşıyayız.
Nasıl bu gözaltı ve tutuklama furyasının ve uzadıkça uzayan tutuklulukların ilânihaye sürdürülmesi mümkün değilse, bu tuhaf çelişki de daha fazla devam ettirilemez.
Darbe travması da illâ ki aşılır ve buna dayandırılan hukuk, vicdan, insanlık dışı olağanüstü uygulamalar bir yerde durur, normale dönülür ve hukuk da işlemeye başlar.
Geçen 29 Aralık’ta bana bir tweet’ten, Özdabak’a bir karikatürden açılan ve tek celsede beraat ettiğimiz davanın soruşturma aşamasında ifade için gittiğimiz savcı, “Normal bir süreçte değiliz” diyerek, yargıdaki olağan dışılıkları, yaşanan olağanüstü ortamla açıklamaya çalışmıştı.
Önceki darbe dönemlerinin dahi hiçbirinde görülmemiş yaygınlık ve yoğunlukta alabildiğine geniş kesimlere yönelik gözaltı, tutuklama ve ihraçlar bunun sıkıntılı neticeleri.
Bizim bütün çaba ve çırpınmamız, çok büyük mağduriyetlere yol açan bu ortamın bir an önce ortadan kalkması ve hukukun gerçek anlamda işler hale gelmesi için.
Nitekim bunun işaretleri gelmeye başladı. Bylock dayatmasının yargıda kabul görmemesi, hakim ve savcılardan “Tek başına Bylock delil teşkil etmez, bundan dolayı tutuklananlar bırakılmalı” itirazlarının yükselmesi, hattâ bu yönde kararlar verilmesi ve son olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının sadece Bylock sebebiyle tutuklanan ev hanımı, esnaf, işçi, çiftçi ve öğrenciler... için tahliyeyi gündeme getirmesi bunun örneklerinden.
25 Nisan’da uzun tutukluluklar için “Yakında açıklayacağız” dediği ilke kararını hâlâ açıklayamamış olsa dahi, AYM Başkanının en son konuşmasında insan haklarını ve AİHM’deki durumumuzu vurgulamış olması da bir başka örnek.
AKP’li vekil Şamil Tayyar yaşananlar için “Yargıda bir direnç var. Dip dalga geliyor” derken bunları mı kast ediyordu bilmiyoruz, ama hukukun artık daha fazla gecikmeden işler hale gelmesi lâzım.
Şimdiden tezi yok, daha fazla vakit kaybetmeden, en kısa zamanda.
***
Uzadıkça daha da katmerlenen bir zulümden başka hiçbir anlamı olmayan hak ve özgürlük gasplarının artık bitmesi için duaya devam.
“Yargılama süreçlerini sabırla beklemezsek hakim ve savcılara haksızlık ederiz” diyen Adalet (!) Bakanı, haksız tutuklulukları hiç görmüyor.
Uzadıkça uzayan yargı süreçleri için hâlâ sabır tavsiye eden Bozdağ’ın davaları hızlandırmak için de bir tavsiyesi var mı? Varsa dinleyelim!