"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Artık hukuk işlesin

Kâzım GÜLEÇYÜZ
13 Haziran 2017, Salı
Gelinen aşamada, bir taraftan özellikle Bylock gerekçeli gözaltı ve tutuklamaların hız kesmeden devam ettiği, diğer taraftan artık tahliye formüllerinin konuşulmaya başlandığı çelişkili bir tablo ile karşı karşıyayız.

Nasıl bu gözaltı ve tutuklama furyasının ve uzadıkça uzayan tutuklulukların ilânihaye sürdürülmesi mümkün değilse, bu tuhaf çelişki de daha fazla devam ettirilemez.

Darbe travması da illâ ki aşılır ve buna dayandırılan hukuk, vicdan, insanlık dışı olağanüstü uygulamalar bir yerde durur, normale dönülür ve hukuk da işlemeye başlar. 

Geçen 29 Aralık’ta bana bir tweet’ten, Özdabak’a bir karikatürden açılan ve tek celsede beraat ettiğimiz davanın soruşturma aşamasında ifade için gittiğimiz savcı, “Normal bir süreçte değiliz” diyerek, yargıdaki olağan dışılıkları, yaşanan olağanüstü ortamla açıklamaya çalışmıştı.

Önceki darbe dönemlerinin dahi hiçbirinde görülmemiş yaygınlık ve yoğunlukta alabildiğine geniş kesimlere yönelik gözaltı, tutuklama ve ihraçlar bunun sıkıntılı neticeleri.

Bizim bütün çaba ve çırpınmamız, çok büyük mağduriyetlere yol açan bu ortamın bir an önce ortadan kalkması ve hukukun gerçek anlamda işler hale gelmesi için.

Nitekim bunun işaretleri gelmeye başladı. Bylock dayatmasının yargıda kabul görmemesi, hakim ve savcılardan “Tek başına Bylock delil teşkil etmez, bundan dolayı tutuklananlar bırakılmalı” itirazlarının yükselmesi, hattâ bu yönde kararlar verilmesi ve son olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının sadece Bylock sebebiyle tutuklanan ev hanımı, esnaf, işçi, çiftçi ve öğrenciler... için tahliyeyi gündeme getirmesi bunun örneklerinden.

25 Nisan’da uzun tutukluluklar için “Yakında açıklayacağız” dediği ilke kararını hâlâ açıklayamamış olsa dahi, AYM Başkanının en son konuşmasında insan haklarını ve AİHM’deki durumumuzu vurgulamış olması da bir başka örnek.

AKP’li vekil Şamil Tayyar yaşananlar için “Yargıda bir direnç var. Dip dalga geliyor” derken bunları mı kast ediyordu bilmiyoruz, ama hukukun artık daha fazla gecikmeden işler hale gelmesi lâzım.

Şimdiden tezi yok, daha fazla vakit kaybetmeden, en kısa zamanda.

***

Uzadıkça daha da katmerlenen bir zulümden başka hiçbir anlamı olmayan hak ve özgürlük gasplarının artık bitmesi için duaya devam.

“Yargılama süreçlerini sabırla beklemezsek hakim ve savcılara haksızlık ederiz” diyen Adalet (!) Bakanı, haksız tutuklulukları hiç görmüyor.

Uzadıkça uzayan yargı süreçleri için hâlâ sabır tavsiye eden Bozdağ’ın davaları hızlandırmak için de bir tavsiyesi var mı? Varsa dinleyelim!

Okunma Sayısı: 9470
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • galip

    13.6.2017 18:01:31

    Zulme rıza zulümdur"düsturundan hareketle, razı olmadığınız ve mazlumun sesi olmaya devam ettiğiniz için Allah (cc) sizden razı olsun. Selam ve dua ile

  • HÜSEYİN İLHAN

    13.6.2017 17:09:48

    Sn.Güleçyüz ve yorumlarıyla bizleri bilgilendiren açıklamalar yapan Özcan ERKİŞİ beyefendiye teşekkür ediyorum.Ben bu ülkenin bir ferdi olarak dünde bugünde yapılan haksızlıklara karşı oldum ve olacağım.İmanımdan aldığım güç-kuvvet ve yüce rabbimize istinatgahım ile haykırıyorum.Ey hükümettekiler,eyyy yargıda görev yapanlar özellikle yargı mensubu arkadaş,kardeş ve büyüklere sesleniyorum.ADALET ADALET ADALET ile hükmediniz ve idare ediniz.Zira adil olmayanların her iki cihanda akıbetleri hayr olmaaz.Ve bu adaletsizliklerin yapıldığı mahalde,ülkede de bet-bereket,huzur-saadet,çalışma azimi kalmaz.Hegün ihtarlarıyla ilahi ikaz olunurken hala savsaklamak nedir.VİCDAN sahibi iseniz idareden değil mazlum ve mağdurların ahından gelecek umumi musibetten çekininiz.

  • Özcan Erkiş

    13.6.2017 15:26:51

    ( 5 ) Ve artık 15 yıldır ülkeyi tek başına yöneten siyasal İslâmcı iktidar cenahı, milleti kandırma seanslarını ve algı operasyonlarını bırakarak hakikatlerin peşine düşsün. Tek adam, tek parti, tek sesli hâle getirdikleri Türkiye, OHAL ve KHK'lar ile antidemokratik bir ortamda yaşamaktadır. Hür, medenî ve demokrat dünyanın sahip olduğu temel hak ve hürriyetleri ne vakit kâmil mânâda, gasp endişesi olmaksızın yaşayacağız? Ne vakit dedikleri "huzur" ülkeye gelecek ve mesela OHAL kalkacak? Meselâ iktidar "ne istedi de almadı"ki şimdi millete neyi ne zaman vermekte nazlanıyor? Adâlet, hürriyet, hukukun üstünlüğü, istişare, Meclisin şahsı manevisine dayanan tam ve ileri bir demokrasiyi tesis etmek için kimi ve hangi vaktin gelmesini bekliyoruz? Buna karar verecek alan bir şahıs mı yoksa hakimiyet-i milletin tecelli ettiği yer olan Milletin Meclisi mi? 1923-1950 arası 6 ok vardı şimdi de 4 (Rabia)+2 (yâni "tek adam, tek parti" toplam 6 ediyor) vardır. İsim farklı ama netice aynı!

  • Özcan Erkiş

    13.6.2017 14:55:47

    ( 4 ) "Mağdur ve mazlumların sabırsızlığı" Bakanın mantığına göre "hâkim ve savcılara haksızlık"oluyorsa, o vakit yargının hukuksuz ve keyfî uygulamalarına ne diyeceğiz? Meselâ, "Şüpheden sanık yararlanır" temel hukuk kaidesini ihlal eden yahut adaleti geciktiren yargıya, "haksızlık yapıyorsunuz!" deme hakkımız yok mu? Yâni sn. Bakan bize 3 maymun olmayı mı tavsiye etmek istiyor? Mağdurların mahkeme olunmaya değil, haksız hukuksuz yere tutuklu olmalarına ve uzayıp giden yargılamaya itiraz ediyorlar. Artık bu apaçık insan hakları ihlâline son verelim ki ülkeye huzur ve barış gelsin. Aksi telafisi imkânsız maddi ve manevi tahrifatla, millete ve memlekete yazık ve iyilik zannıyla da kötülük etmiş olacağız. Adâlet, her yerde her zaman herkese adâlet.

  • Özcan Erkiş

    13.6.2017 14:35:06

    ( 3 ) 25 Nisan'daki AYM açıklamasının hâlâ bir neticesi ortaya çıkmadı. Belki hukuka uygun ciddi bir karar çıkmış olsaydı, AİHM, o mağdurun başvurusunu işleme alabilirdi. Kendi yüksek yargımız bile âcil bir işi savsaklarken, Avrupa yargısı ne yapmaz değil mi? Artık TC Mahkemelerinden adâlet ümidini kesmiş TC vatandaşları Avrupa mahkeme kapılarında adâlet arıyor! Bu utanç verici bir zillet değil de nedir? Yazınızda savcının "Normal bir süreçte değiliz!" beyanı "özrü kabahatinden büyük" bir gaf kanaatimce. Âdil, cesur ve vicdanı hür bir yargıç "sürece göre "değil, hukuka göre hareket eder ve karar verir. Meselâ., 1944 senesinde Bediüzzaman'ın idamla yargIlan dâvâda, oy birliği ile beraat kararı veren mahkeme heyeti hiç o günkü süreci dikkate almamıştı. Üstelik 1944 Türkiye'sinde ve 1944 şartlarında. Bir Normal Hukuk bir de Anormal Hukuk mu var ki sürece göre işlesin?

  • Özcan Erkiş

    13.6.2017 14:15:30

    ( 2 ) Sırf Yeni Asya'nın Mağdur Kürsüsüne gelen mektuplar bir araya getirilse, tarihe sağlam bir vesika olacak bir "Mağdur Külliyatı"teşkil eşkil eder ve "mağdur yok!" diyenleri binlerce kez tekzip eder. Artık şu süreci inkâr etmekten vazgeçelim ve ülkenin normale dönmesi için gayret sarf edelim. Gözümüzü kapatmakla yahut kafamızı kuma gömmekle ne Türkiye'de ne Dünyada hakikatler katiyen değişmez. Bakınız bu hukuksuzluk hâlimiz AİHM bile sirayet etti. Bir mağdurun başvurusunu "OHAL Komisyonuna git! " diyerek reddetti. Yâni işbaşı bile yapmamış olan OHAL Komisyonuna. Demek Komisyon, hak ve hukukun tahakkuku için değil, tam tersine hak aramanın önünü kesmek ve mağduru oyalamak için kurulmuş. AİHM'nin şu kararı ile OHAL Komisyonun bu hâli, âdeta bu kanaatimizi teyit ediyor. Değilse yargı adaleti tecelli ettirmekte neden bu kadar ağırdan alıyor olabilir ki? Bir sebebi olmalı değil mi?

  • Özcan Erkiş

    13.6.2017 14:01:07

    Sayın Güleçyüz, "bıçağın kemiğe dayandığı "bir noktadayız. Hukukun işler hâle gelmesi için vakit çoktan gelmiş de geçiyor bile. Mağduriyet, zulüm ve intiharlar bu sürecin acı ve vahim neticeleri değil mi? Adâlet Bakanı mağdurlara ve mazlumlara sabır tavsiye edeceğine, yargıya âdil, cesur ve hür vicdanlı olmalarını tavsiye ederse daha hayırlı bir iş yapmış olur. Meselâ, sn. Bakan, Yeni Asya'nın bugün, 21 yaşındaki bir kızın intihar haberini okumuş mudur? Bugüne kadar şu zulümlü mağduriyet süreci sebebiyle 10 küsur insan canına kıydı. "Sebep olan yapan gibidir"sırrınca bu intiharlardan bu sürecin failleri ve müsebbibleri mesul değiller mi? Bir ihbar, iftira, ispiyon, liste gibi delilsiz, asılsız ve hukuken mesnetsiz suçlamalar ile daha ne zamana kadar insanların hak ve hürriyetleri gasp edilmeye devam edecektir? Hukuk işte böylesi zamanda varlığını göstermeli değil mi?

  • Nur

    13.6.2017 00:24:52

    Gonullerimize bir nebze de olsa ferahlikr vermek icin sizleri vesile eden Rabbime sukurler olsn..Ne zamn ki bu gazeteyi tevafuken kesfettim sanki karanlik kuyudaki bizlere bir isik oldu.Allah sizlerden razi olsun ve kalemlerinize hak yolunda kuvvet versin

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı